KRALİÇE BOMBUSUN YERALTI BARINAĞI - 2
Uyguladığı bu akıl almaz tedbirle kışı sağsalim geçiren kraliçe bombus, bahar gelince yer altındaki bu küçük oyuktan çıkıp yeni koloniyi oluşturacağı uygun bir yer aramaya başlar. Yumurtaların güvenliği ve yavru arıların sağlıklı yetişebilmesi için yine en uygun yer olarak toprak altını seçen kraliçe bombus, daha önce içinde bir kemirgenin yaşadığı terk edilmiş eski bir yuva bulur. Fakat bu, işin sadece başlangıç aşamasıdır. Bu yolla hiçbir zahmete girmeden son derece sağlam bir barınak sahibi olan dişi arı, kendine has ilginç metodlar kullanarak oyuğun orta kısmında, bir odacık daha oluşturur. Altı yedi santim çapında yuvarlak bir görünümü olan bu odacığı yapabilmek için, yerin üstüne çıkarak etraftan özel olarak seçtiği malzemeleri toplamaya başlar. Baharın etkisiyle bütün bitkilerin yeşermeye başladığı bu arazide, kolayca bulabildiği hayvan tüylerini, ot kalıntılarını, küçük yaprak parçalarını toplayıp yuvaya götüren kraliçe arı, bunları birbirine bağlayarak ortası boş bir top haline getirir. Ancak dışarıdaki nemli havanın etkisiyle ıslanan malzemelerin birbirine yapışmadığını gören bombus, bir süre odacığın ortasında bekleyerek vücudundan çıkan sıcaklıkla bunların kurumasını sağlar. Yuvanın zemini bu şekilde tamamladıktan sonrada dışarıya çıkarak, hem odanın duvarlarını sağlamlaştıracak özel bir harcı, hem de doğacak yavruların besin kaynağı olan çiçek tozlarını toparlamaya başlar.
Kısa sürede yattığı odanın içini bal özüyle dolduran kraliçe bombusun, bütün bunları bu az zamanda nasıl topladığı incelendiğinde ise Rabbinin onlar için özel olarak yarattığı muhteşem bir fizik yapısıyla karşı karşıya kalınmıştır. Küçük bombuslar, topladıkları çiçek tozu ve balözlerini arka ayaklarının üzerindeki küçük cepciklere doldurarak, tek bir uçuşta yuvaya bol miktarda yiyecek malzemesi götürebilirler. Hemen hemen hiçbir hayvanda görülmemiş olan bu yaratılış mucizesi, koskocaman bir koloniyi tek başına oluşturmaya çalışan küçük bir arıya verilebilecek en büyük nimetlerden biridir.
Kraliçe arı, ancak çok zeki bir insanın akledebileceği bir metod kullanarak, balözlerinin artan kısmını inanılmaz bir şekilde kullanıma geçirir. Balözü artıklarının birleştirici özelliğini kullanarak duvarlarını oluşturan ot ve yaprakları birbirine yapıştırır. Böylece yuvasını hem suya karşı izole etmiş hem de sağlamlığını arttırmış olur. Böyle bir planı tek başına düşünüp gerçekleştiren canlının küçük bir arı olması, bilim adamlarını canlıları yöneten, yaşatan ve yaratan bir Yaratıcının varlığını kabul etme durumunda bırakmıştır.
Bir iki santimlik bir bedenden ibaret olan bu hayvanlar, insandaki akıl ve iradeye sahip değillerdir. Ama bu küçük arılar, birbirine yapışarak sağlam bir duvar oluşturacak malzemeleri toplamak için özel bir araştırma yapar, bunları taşın, toprağın içinden teker teker ayırır, içi boş bir yuvarlak haline getirir sonra da hazırladıkları özel bir harçla sıvayarak sağlam bir barınak oluştururlar. Bir insana aynı malzemeler verilerek bu sağlamlığı doğal koşullarla elde etmesi istense, şüphesiz çiçeklerden çıkan bal özünü toplayıp yararsız kısımlarını ayırarak kuvvetli bir yapıştırıcı elde edebileceğini kesinlikle düşünemeyecektir. Bir insanın düşünmesi son derece zor olan böyle bir metodu bu hayvanlar, her bir koloninin oluşması için tekrar tekrar kullanırlar. Bu da kuşkusuz Rablerinin kendilerine öğrettiği ve uygulamalarını emrettiği özel bir ilmin onlara bahşedilmesi sayesinde gerçekleşir.
Toprak altına gizlenmiş ve her aşamasının ayrı ayrı planlanmış olduğu bu barınakta kraliçe bombus, kısa süre içinde yeni koloniyi oluşturmaya başlar.Yumurtalarını bu odacığın içine özenle dizer ve bunların etrafında yeni doğan arıların yaşamasını sağlayacak olağanüstü bir tedbir mekanizması oluşturur. Bu arı, dışarıdan toplayıp ayaklarındaki cepciklere doldurduğu çiçek tozlarını , yuvaya getirerek küçük topcuklar halinde birbirinden ayırır. Oluşturduğu herbir topcuğun içine de yumurtalarını yerleştirir. Üzerlerini de çiçek tozlarıyla sıkıca kapatan kraliçe bombus, bundan sonra yavruları kendi haline bırakarak diğer yumurtalar için aynı metodu uygulamaya başlar. Bu sayede yavru bombuslar, doğdukları andan itibaren etraflarını sarmalayan bu besin topağından beslenerek hızla gelişir ve yeni koloninin ilk üyeleri olarak kısa süre içinde yuvadan uçarlar.
Günün büyük bölümünü dışarıdaki çiçeklerden beslenerek geçiren kraliçe bombusların karınları doyduktan sonra yuvaya dönmeleri beklenirken onlar, son derece değişik bir tavır sergilerler. İhtiyaçlarından çok daha fazlasını yuvaya taşıyan kraliçe, doğacak yavruları için bir besin yığınağı oluşturur. Böylesine küçük bir hayvanın yumurtaların içinden yavru arıların çıkacağını anlaması bile çok büyük mucizeyken onlar, doğacak yavruların büyüyebilmek için bal özüne ihtiyaçları olabileceğini ve doğduktan sonra bir süre hareket kabiliyetleri olmayacağından, bu besini kolayca ulaşabilecekleri kadar yakınlarına yığmaları gerektiğini de hesaplarlar.
Bu ayrıntılı planın tek bir aşamasında bile meydana gelecek bir eksiklik, bombus arılarının yaşamlarını devam ettirememeleri için yeterli olurdu. Ölen koloninin ardından tek başına kalan kraliçe, kışın tehlikesini farketmeyip kendine barınak yapma ihtiyacı duymayabilirdi yada korunabileceği tek yer olan toprakaltı yerine soğuğu geçiren herhangi bir mekan seçebilirdi.
Bunun da ötesinde kraliçe, yumurtalarını bırakmak için sıcak ve güvenlikli olan yuvayı değilde, dışarıdaki bitkilerin arasında ve asla büyüyemeyecekleri, bir yeri uygun görebilirdi. Yada yumurtaları yuvaya bıraksa bile etrafını besinle doldurmayı akledemediğinden, yumurtalar çatladığında yavru arılar açlıktan ölebilirdi. Böylece yeni bir koloni asla meydana gelemezdi.
Bütün bunlar akıl ve irade sahibi olmayan küçük bir böcek için son derece olası durumlardır. Tek birinin olmaması durumunda ise bombus arıları asla soylarını devam ettiremezlerdi. Ancak kraliçe bombuslar, böyle bir hataya asla düşmez, yapması gerekenleri kesinlikle şaşırmaz ve unutmazlar.
Çünkü onlar sonsuz aklın sahibi kudretli yaratıcılarının, kendileri için belirlediği hayata tabi olur ve bu şekilde yaşamlarını sürdürürler.