KUR'AN-I KERİM'DEKİ KELİME TEKRARLARI
"De ki: "Eğer bütün ins ve cin (toplulukları), bu Kur'an'ın bir benzerini getirmek üzere toplansa, -onların bir kısmı bir kısmına destekçi olsa bile- onun bir benzerini getiremezler." (İsra Suresi, 88)
Cenab-ı Allah'ın ilahi mesajını anlatan Kur'an-ı Kerim, tüm alemler için bir "rehber", kalplere hayat veren bir "hidayet", doğruyu yanlıştan ve hakkı batıldan ayıran bir "furkan", herşeyde yol gösterici ve aydınlatıcı bir nur olan "rahmet ve şifa" olarak indirilmiştir. Nitekim Tirmizi'de yer alan bir hadis-i şerifte buyurulduğu gibi, "İçinde Kur'an-ı Kerim'den bir şey bulunmayan kimse, harab olmuş bir ev gibidir" sözü, Kur'an'ın insan için hayati bir yer teşkil ettiğini ifade etmektedir.
Kur'an-ı Kerim'in belli bir tertip içerisinde indirilişi ve ayetlerin diziliş biçimi, dünya üzerindeki insan yazımı tüm kitaplardan farklıdır. Çünkü bu kitapların hepsinde öncelikle, konular arasında belirli bir tasnif yapıldıktan sonra giriş, gelişme ve sonuç düzenlemesiyle anlatılacak olan konular sırayla arka arkaya dizilmektedir. Halbuki Kur'an-ı Kerim'i daha önce hiç okumamış olan bir insan, Kur'an'ı okumaya başladığında, hayatı boyunca okuduğu tüm kitapların düzeninden çok daha farklı bir düzenleme, etki ve hikmet ile karşılaşacaktır. Çünkü Cenab-ı Allah'ın kitabı, insana en güzel hitab edebilecek bir düzen içerisinde tertip edilmiştir. Tüm kalpleri sarıp kuşatan Rabbimiz, insanın en çok etkileneceği kelimeleri ve anlatımı da hikmetli kitabı ile bizlere sunmaktadır. Kur'an-ı Kerim'de ele alınan ve üzerinde durulan konuların hepsi, kitabın çok çeşitli ve farklı yerlerine yerleştirilmiş, insanın unutmasına mahal vermeyecek bir akıl ve plan içerisinde düzenlenmiştir. Aynı konudaki ayetlerin farklı yerlere konulmuş olması, insanın hem okuduktan sonra unutmaması için tekrarlanmakta, hem de insanı düşünmeye ve araştırmaya sevketmektedir. Bunlar ise Kur'an'ın bizim kendi aklımız ölçüsünde kavrayabildiğimiz hikmetlerinden sadece birkaçıdır. Kaldı ki, Kur'an-ı Kerim, yalnızca nüzul olduğu yüzyılda yaşamış olan müslümanlara hitap eden bir kitap değil, tarihin her dönemini kapsayan, gerek dil yönünden gerekse anlatımı ve kavram yapısı bakımından evrensel özellikler taşıyan bir kitaptır.
Ayet-i kerimelerde üzerinde önemle durulan konulardan biri de, insanları durmaksızın düşünmeye sevketmek ve onları Allah-u Teala'nın hidayetine yöneltmektir. Nitekim Kur'an-ı Kerim'in edebi yönünün yanısıra, gerek bilimsel ve gerekse sosyolojik açıdan bizlere göstermiş olduğu mucizeler de vardır. Anlamca birbirine benzeyen, aynı konuyla yakından ilgili ya da eş anlamlı pek çok kelime, Kur'an-ı Kerim'de mucizevi bir şekilde aynı sayıda ya da sahip oldukları anlamlarına göre birbirlerinin katı olarak tekrarlanmışlardır.
"Andolsun, biz insanı, süzme bir çamurdan yarattık. Sonra onu bir su damlası olarak, savunması sağlam bir karar yerine yerleştirdik. Sonra o su damlasını bir alak (embriyo) olarak yarattık; ardından o alak'ı (hücre topluluğu) bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne yücedir." (Müminun Suresi, 12-14)
Yukarıdaki ayetlerde de görüldüğü gibi, insanın yaratılışı ile ilgili Kur'an-ı Kerim'de pek çok özellik ve evre anlatılmaktadır. İnsanın topraktan (17) yaratılması, nutfeden (12), alak (6) haline dönüşmesi, daha sonra bu alağın bir çiğnemlik et parçası (3) olarak kılınması ve et parçasının kemik (15) ile kaplanarak, bu kemiklere et giydirilmesi (12)... Bu kelimelerin Kur'an-ı Kerim'de geçen sayıları toplandığında, 65 rakamı elde edilmektedir. Buna karşılık bu evreler sonucunda yaratılan "insanın" kelime olarak kullanıldığı sayı da 65'dir.
İnsanlığın yıllar önce tespit ederek dünya üzerindeki tüm toplumların takvimlerini bu ölçüye göre yaptıkları gün sayısı, Kur'an'da 1400 yıl önce, "gün" kelimesinin kullanılma sayısı olarak 365'dir. Bunun yanısıra, "Ay" kelimesi 12 kez geçerken, "günler" kelimesi 30 kere kullanılmıştır. Kur'an'ın göstermiş olduğu bu sırlar, onun bir "beşer eliyle" yazılmadığının ve tamamen Cenab-ı Allah'ın kelamı olduğunun büyük bir kanıtıdır.
Nitekim Cenab-ı Allah, ayet-i kerimelerde göklerin yaratılışını anlatırken, bu kelimeleri 7 kez kullanmıştır. Buna karşılık "Yedi gök" olarak kullanılan ifade de aynı şekilde tam 7 kez geçmektedir. Cenab-ı Allah'ın boş bir aldanış olarak izah ettiği "Dünya" 115 kez geçerken, azabı ve şiddeti ile korkup sakındırdığı "Ahiret"de yine 115 kez kullanılmaktadır. Eşanlamlı olduğu kadar karşıt anlamlı sözcüklerin de mükemmel bir matematiksel düzen içerisinde, aynı sayıda ya da katı olarak geçmesi şu belirgin şekillerdedir:
Yaz ve sıcak kelimeleri: 5 kez, Kış ve soğuk kelimeleri: 5 kez
Rahmet kelimesi: 79 kez, Hidayet kelimesi: 79 kez
Zekat kelimesi: 32 kez, Bereket kelimesi: 32 kez
Fakirlik kelimesi:13 kez, Zenginlik kelimesi: 26 (13x2) kez
Ceza kelimesi:117 kez, Affetmek kelimesi:, 234 (117x2) kez
İman kelimesi:25 kez, Küfür kelimesi: 25 kez
Hiyanet kelimesi:16 kez, Habis kelimesi:16 kez
Bitki kelimesi:26 kez, Ağaç kelimesi:26 kez
Melek kelimesi:88 kez, ?eytan kelimesi:88 kez
Şarap kelimesi:6 kez, Sarhoşluk kelimesi:6 kez kullanılmıştır.
Bu, Kur'an'ın insan eliyle hazırlanmasının mümkün olmadığını gösteren özelliklerinden yalnızca biridir. Dünyanın yaratılışından bugüne, cennete ve cehenneme kadar tüm zamanlara tam olarak hakim olan Kur'an'ın sahibi, her türlü eksiklikten münezzeh, sonsuz aklın tek sahibi, yerlerin ve göklerin yaratıcısı olan Yüce Rabbimizdir. O'nun için böylesine mükemmel ve eşi benzeri olmayan bir Kitap yaratmak 'OL' demesiyle olacak kadar kolaydır. Yeryüzündeki hiçbir kitap, gerek anlamca gerekse içinde barındırdığı mucizeleri bakımından Kur'an-ı Kerim'in benzeri olamaz. Cenab-ı Allah'ın Sad Suresi'nde de ifade buyurduğu gibi, "(Bu Kur'an,) Ayetlerini, iyiden iyiye düşünsünler ve temiz akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır." (Sad Suresi, 29)