ALLAH'IN HAKİKATLERİ VE KUR'AN MUCİZELERİ - 2
Cenab-ı Allah'ın hiçbir örneği olmaksızın büyük bir kudret ile bina ettiği tüm kainat içerisinde, mükemmel bir uyum ve sistem hakimdir. Bu mükemmelliği gözardı ederek tüm kainatın tesadüfen oluştuğunu savunan bazı bilimadamları, insanları Allah'ın varlığının delillerinden uzaklaştırmak için zayıf ve bilgisiz kişilere yönelik yoğun bir din karşıtı poropagandaya başlamışlardır. Bunun için de yaratılışın bir tesadüf olduğuyla ilgili akıl dışı iddiaları, karışık formüllerin aralarına serpiştirerek bilimsel geçerlilikleri varmışçasına insanlara sunmuşlardır.
Güneş sistemindeki milyonlarca gezegen arasındaki hassas dengede tehlike yaratabilecek en ufak bir oynama dahi meydana gelmemesini, her tarafı açık olan sınırsız boşlukta dört bir yana dengesiz bir şekilde savrulabileceklerken gezegenlerin her birinin belirli bir yol izlemesini tesadüfle açıklayanlar, bütün insanların karşısında bu iddialarından dolayı küçük düşmeyi göze almışlardır. Yıllarca saygın bir bilim adamı olabilmek için sabah akşam çalışan insanların, yaradılış kadar açık olan ilmi bir gerçeği reddetmeleri, kuşkusuzki belirli bir ideolojik amaç uğruna göze alınmıştır. İşte bu amaç, gerçekleri araştırmayan, din konusunda fazla bir bilgisi olmayan, karakteri zayıf ve çabuk telkin altında kalan insanları, Allah'ın varlığı konusunda kuşkuya düşürmek ve böylece onları istedikleri gibi yönlendirebilmektir.
Halbuki tesadüf, ancak karmaşa, bozukluk ve düzensizlik meydana getirir. Kainatta ise insan aklını aşan bir düzenin hakim olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Tesadüfler ile, değil güneş sistemi, tek bir canlı hücresinin yapıtaşları olan milyonlarca proteinden yalnızca birinin dahi oluşma ihtimali sıfırdır. Çünkü, evrenin her noktası en ince ayrıntısına kadar Cenab-ı Allah tarafından yaratılmış ve O'nun sıfatları ile şekillenmiştir.
İşte bu sebeple, "Tabiat kanunları" denen şeyin ne olduğu konusunu tekrar gözden geçirmek gerekmektedir. En ufak bir kusurun ve hatanın olmadığı son derece kompleks bir düzeni ve bu düzeni meydana getiren maddeleri, hiçbir bilinen kanun birarada tutamaz. Bunun gerçekleşebilmesi için kanunlar, kurallar, sistemler dışı sonsuz bir gücün kontrolü ve varlığı gerekir. Ki bu sonsuz güç ve kudret Yaratıcımız olan Cenab-ı Allah'a aittir. Bilinen tüm kurallar ve sistemler de onun emrine tabidir.
Temiz akıl sahipleri için her konuda bir rehber ve yol gösterici olan Kur'an-ı Kerim, insanların yıllarca araştırdıkları bu konular hakkında en özlü bilgiyi sunmaktadır. Nitekim evrendeki bu büyük uyumu araştıran insanlar, milyarlarca gökcismi üzerinde çok şaşırtıcı bir özelliğe rastlamışlardır. Dünya şartları ile karşılaştırılamayacak kadar karmaşık bir sistem içerisinde, trilyonlarca ton ağırlığındaki gezegenler ve diğer gökcisimleri inanılmaz bir süratle hareket etmektedirler. Saatte 1670 km./s.'lik bir hızla hareket eden dev boyutlardaki dünyamızın bu hızı, insanın hayal gücünü aşmaktadır. İçinde dünyanın dışnda yaklaşık 200 milyar yıldız barındıran Samanyolu Galaksisi'nin sahip olduğu 950.000 km'lik hız ise insanda ancak bunu yaratan Güç Sahibi'ne karşı korku ve hayranlık uyandırmaktadır. Çünkü bu inanılmaz hız, aslında insanın dünya üzerindeki yaşamının pamuk ipliğine bağlı olduğunu göstermektedir. Görünürde, böylesine bir hızda hareket eden trilyonlarca ton ağırlığındaki yıldızların dünyaya çarpmamaları ya da birbirleriyle çarpışıp bir karmaşa meydana getirmemeleri imkansız gibidir. Ne var ki, yüzyıllardan beri, ne dünyayı tehdit edecek, ne de uzaydan dünya üzerine doğru gelip dünyayı yok edecek hiçbir büyük çaplı tehlike ile karşı karşıya kalınmamıştır. Halbuki dünya için her an böyle bir tehlike mevcuttur. Kaldı ki, dünya üzerinde yaşayan ve yaşamış olan hiç bir bilimadamı veya en gelişmiş teknolojiye sahip olduğu için süper güç diye anılan hiçbir devlet, gökten gelebilecek olan tonlarca ağırlığındaki bu tehlikelere asla karşı koyamayacaktır.
Evrendeki milyarlarca galaksinin, içlerindeki milyarlarca yıldızla büyük bir huzur ve düzen içerisinde, birbirlerine ve dünyaya en ufak bir zarar vermeden varolmaya devam etmeleri, gökcisimlerinin birbirlerini çok büyük kuvvetler ile çekmelerinden kaynaklanmaktadır. Ayın dünyanın etrafından ayrılmaması; dünyanın güneşin çevresinden kopamaması, yıldızların oluşturduğu galaksilerin de kümeler halinde birarada bulunması, gözle görülemeyen bu kuvvet sayesinde olmaktadır. Ne var ki, galaksilerin, yıldızların ve diğer tüm gök cisimlerinin birbirine çarpmadan havada belli bir düzen içerisinde yol almalarını sağlayan bu çekim kuvvetinin nasıl gerçekleştiği, halen daha anlaşılabilmiş değildir. Bu kuvveti taşıdığı iddia ediln "graviton" adı verilen parçacıklar da, henüz gözlemlenebilmiş değildir.
Bütün bu gökcisimleri, uzayın geniş boşluğunda düzensiz hareketler yapmadan ve her tarafın boşluk olduğu bu ortamda sağa sola savrulmadan mükemmel bir denge içerisinde varlıklarını devam ettirmektedir. Allah bu çekim kuvvetini gökcisimleri arasında öyle hassas bir oranla dağıtmıştır ki, hepsi bu dağılımdaki denge sayesinde varlıklarını sürdürebilmektedir. Eğer bu şiddetli çekim, sadece uzaydaki bir veya birkaç cisim üzerinde bulunsaydı etrafındaki bütün yıldızlar, gezegenler ve gökcisimleri onların üzerine düşecek ve parçalanarak yok olacaklardı.
Kütleler arası çekimi, uzaydaki cisimlerin kendi kütlelerinin büyüklüğü ile doğru orantılı, ancak aralarındaki mesafenin karesi ile ters orantılı bir kuvvet olarak açıklayan bilim, uzayda hiç bir karmaşa olmamasını ve büyük düzeni, bu kanuna bağlar. Halbuki çekim kanununun nasıl ve kimin tarafından varedildiği sorulduğunda bilimadamları bu konuya girmek istememektedirler. Çünkü kendisine ait bir şuuru ve iradesi olmayan, dolayısıyla da kendi başına bünyelerinde böylesine güçlü bir çekim kuvveti yaratamayacak olan atomlar, aralarında milyonlarca kilometre mesafe olan başka bir cismin atomlarını kendilerine doğru çeken bu güce yalnız başına asla sahip olamazlar. Çünkü gözle görülemeyecek kadar küçük ve aynı zamanda da şuursuz bir cisim, kendi başına böyle bir kuvvet varedemez. Bu ancak onu dışarıdan yöneten ve ona bu gücü veren bir Yaratıcı'nın varlığı ile mümkün olabilir.
Uzaydaki inanılmaz düzeni sağlayan, tonlarca ağırlıktaki galaksileri birbirleri ile uyum içerisinde tutan yalnızca onları yaratan Cenab-ı Allah'tır. Ve Kur'an evrenin sahip olduğu bu denge ve düzeni, 1400 sene öncesinden şu ayet-i kerimeyle en güzel şekilde ifade etmiştir:
"....Rahman (olan Allah)ın yaratmasında hiç bir 'çelişki ve uygunsuzluk' (tefavüt) göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz (uyumsuzluk bulmaktan) umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir." (Mülk Suresi, 3,4)
İnsanın öncelikle araştırması ve maheretine hayranlık duyması gereken, keşfetmiş olduğu bu kanunlar değil, bu kanunların asıl sahibi olmalıdır. Çünkü kainattaki bu düzeni yaratan ve gözle görülmeyen muhteşem kuvvetler ile tonlarca ağırlıktaki milyarlarca galaksiyi birarada tutan gerçekte bu çekim kanununun kendisi değil, herşeyin boyun eğdiği Cenab-ı Allah'tır.