HAYVANLARDAKİ ÜSTÜN ÖZELLİKLERDEN BİRKAÇ ÖRNEK
Milyonlarca ışık yılı çapındaki kainatta cereyan eden her olay, kusursuz bir planın ve ilim hakimiyetinin bir habercisidir aslında. Yüzyıl içinde gelişen teknoloji vesilesiyle keşfedilebilen hakikatlar de Rahmani lütfun, keremin ve kudretin bu hakimiyet dahilinde idrak edilmesine aracılık ediyorlar. Yaratılmış sonsuz alemlerden hangisi örnek verilirse verilsin, mutlaka muazzam bir uyum ve bağlantı göze çarpıyor.
Örnek olarak hayvanlardaki haberleşme ve iletişim ele alındığında, canlıların arasında oldukça kapsamlı ve sistematik bir bağ ile karşılaşılıyor. Bu bağ ile haberleşmeyi kusursuzca gerçekleştirenlerden biri de martılardır. Bu kuşların tropik orman bölgelerinde yaşayan türleri, ancak gözlem yoluyla çözülebilen özellikler sergiliyorlar. Sürü halinde yaşayan bu kuşlar, haberleşmeyi birlikte çıkardıkları çeşitli seslere borçludurlar. Grup içindeki hareketi bu sesler yoluyla organize eden martılar, etraftaki tehlikeyi haber vermede de bu sistemden yararlanıyorlar. Cenab- ı Hak'kın ilhamındaki olağanüstülük, bu sistem insani kabiliyet ile kıyaslandığında daha iyi görülüyor. Martılarla aynı sayıdaki pek çok insan aynı anda konuşmaya başladığında, iletişim kurmanın imkansız olduğu açıktır. Üstelik martıların çıkardığı sesler, bulundukları duruma göre değişir. Tehlike sinyallerinden en etkili olanlar, ıslık sesini andıranlar olarak biliniyor. Bu koruma sistemindeki başka bir önemli nokta, bu sinyalleri martıların düşmanlarının taklit etmesidir. Yırtıcı kuşların martıları avlamak için bu yola başvurmaları ve aynı sesi tüm ayrıntıları ile çıkarabimeleri ise ayrı bir mucizedir. Martılar düşmanlırını sinyallere olan adaptasyonlarının çok güçlü olması sayesinde bertaraf edebiliyorlar. İşte dostla düşmanın sesini ayırt edebilmedeki bu hassas denge, Cenab- ı Hak'kın kusursuz planının ince bir detayıdır .Eğer ses sol kulaklarına sağ kulaktan daha şiddetli şekilde gelirse, martılar önce sol tarafta tehlike olup olmadığını kontrol ederler. Çıkardıkları başka türde bir ses ise , her iki kulağa da eşit gelmekte ve bazen tehlikenin bulunduğu yerle beraber tehlikenin derecesini de belli etmektedir.
Cenab-ı Hak, hayvanlardaki bu muazzam iletişimi yarattığı diğer tüm alemlerde de aynı kusursuzlukla varetmiştir, ki bunun bir örneğini de denizaltında görmekteyiz. Balinaların bir cinsi farklı tonlarda ses çıkarırlar ve bu seslerin herbiri karşı tarafın anlayabileceği ayrı birer mesaj niteliği taşır. Başka bir türde ise, balinalar birbirlerine millerce uzaktan seslenerek mesaj gönderebilme kabiliyetiyle donatılmışlardır. Bu sesin, uygun ortamda beşyüz millik bir alana rahatça yayılabildiği saptanmıştır. Balinanın sesini ulaştırabildiği bu mesafe, insanın tahmin edemeyeceği kadar geniştir.
Gökyüzü ve denizden sonra karaya geçildiğinde, yine insani kabiliyetle kıyas bile edilemeyecek özelliklerle karşılaşılır. Yazın sıkça duyulan cıcırböceği, kendi cüssesinden hiç beklenemeyecek bir performansla öter. Bunu, vücudundaki doğal bir teknik donanım sayesinde başarır. Cırcırböceği, sağ ön kanatlarında bulunan ve ince dişleri olan damarı, sol ön ayaklarının arka kenarına sürterek bu sesi çıkarabilir. Sol kanatlarındaki çıplak bir kısım da yankılama görevi yapar. Hiçbir insanın salt kendi el ya da ayaklarıyla bu şiddetteki bir sesi çıkaramayacağı düşünülürse, cıcırböceğindeki fiziksel tasarımın mükemmelliği daha iyi anlaşılır. Vicdan sahibi bir müslümanın üzerindeki sorumluluk da ülfeti aşarak bu olağanüstülüğü görmek ve bu bilgileri Rabbine yakınlaşmak için kullanmaktır. Zira, en küçüğü beş milimetre, en büyüğü ise iki santimetrelik bir böceğin, Cenab-ı Allah'ın takdiri ve yaratması dışında bu sesi çıkaramayacağı aşikardır.
Cırcırböceğinin Amerika'da yaşayan bir türü de ısıya karşı son derce hassastır. Isının yükselmesiyle beraber onun öterken çıkardığı sesler de sıklaşır. Bu sesler arasındaki fasılalara dikkat ederek, sıcaklık derecesindeki artışı hesaplayabiliriz. En ufak ısı değişikliğine dahi tepki veren bu canlının bir termometre gibi sıcaklığı teşhis edebilmesi tam anlamıyla bir harikadır. Oysa en üstün beyin yapısına sahip insanın, -vücudu sıcalık değişimini hissettiği halde- bir alet kullanmadan sıcaklığı tespit edebilmesine imkan yoktur.
İşte tüm bunlardan varacağımız sonuç şu olmalıdır: Cenab-ı Allah, hangi özelliği kim için takdir eder ve ona ilmini bahşederse, o bunu kusursuzca yerine getirir. Bu meziyetlere vesile olan, çok küçük bir organ veya incecik bir duyarga gibi gözükebilir. Ama Cenab-ı Hak, ilmini kime dilerse ona nasip eder. Çok küçük canlıların kendilerinden beklenmeyen kabiliyetlerle donatılmış olmaları da bu sırra dayanır ki, bu sır, bizlerin batını hakkıyla tefekkür etmemiz içindir. Bir müslüman, varlıklardaki bu incelikleri düşündüğünde; daha bilimin erişemediği fakat Rabbimizin gizli olarak yaratıp sakladığı diğer harikaların varlığını da kolaylıkla anlar ve doğal olarak bir heyecan duyar.
Yaratılmış tüm canlıların arasından tek bir hakikat-ı imaniye için yapılan tespitler bile, aslında Cenab-ı Allah'ın yartışının ne kadar mükemmel olduğuna bir kanıttır. Aynı zamanda da evrimin ne kadar zorlama ve asılsız bir iddia olduğunu görmemiz açısından çok değerlidir.