AĞAÇLARDAKİ HİDROFOR SİSTEMİ
"Şimdi yakmakta olduğunuz ateşi gördünüz mü? Onun ağacını sizler mi inşa ettiniz (yarattınız), yoksa onu inşa eden Biz miyiz?" (Vakıa Suresi, 71-72)
Ağaçlar, ayetin de tabir ettiği gibi 'inşa' edilmişlerdir. Heybetli görünümlerinin yanı sıra, kendi içlerinde sistemli bir düzenlerinin olması üstün bir teknolojinin bile boy ölçüşemeyeceği kadar müthiş bir özelliktir. Ağaçlar, kökleriyle topraktan aldıkları suyu adeta bir hidrofor gibi en yüksek noktadaki yapraklarına gönderecek şekilde yaratılmışlardır. Ağacın içinde; kökler toprağa tutunduğu andan itibaren sürekli bir su devir daimi oluşur. Ağacın ömrü ne kadar yıl ise, bu dönüşümde hiç aksamadan o kadar yıl devam edecektir. Bu son derece akıl almaz özelliği daha iyi anlayabilmek için gelişmiş bir hidrofor sistemini incelemek yeterlidir. Günümüz teknolojisinde, hidrofor sisteminin bir motor gücüne ihtiyacı vardır. Yani bir şekilde sistemin başka bir güç; bir motor gücü ile harekete geçirilmesi gerekmektedir. Oysa bitkiler bu işi hiç enerji sarfetmeden yapmaktadırlar. Yani herhangi bir motor gücüne sahip olmayan kök, metrelerce yukarıdaki dallara suyu rahatlıkla ulaştırabilmektedir.
Bu sisteme neden olarak, kılcallık olayı, kökün uyguladığı basınç ve kohezyon (gerilim) kuvveti gösterilir. Kılcallık olayı ve basınç kuvvetinin suyun taşınmasında etkileri azken en etkili olanı kohezyon kuvvetidir. Kohezyon kuvveti ise şu şekilde gerçekleşir; ağacın 'ksilem' adı verilen borularında, su, köklerden yapraklara kadar, devamlı bir sütun meydana getirir. Bu su, yapraklardan terleme yoluyla atmosfere verilir. Su moleküllerini birbirine bağlayan kohezyon kuvveti, suyun 'ksilem' borularından yapraklara taşınmasında önemli bir etkendir. Bu şekilde, gerilim altında tutulan, kopmayan bir sütun halinde yukarı çekilir. Böylece terlemeyle kaybedilen suyun yerine, kök-emici tüylerden devamlı su sağlanır. Bu etki ile su, 100m.'den fazla yukarıya taşınabilir. Teknik sebep olarak anlattığımız bu 3 faktörün hiç biri suyun taşınması için tek başına yeterli olamaz. Üçünün birarada olmaları ve birbirlerinin etkilerini arttırarak, suyu en üst hücrelere kadar çıkarmaları gerekmektedir ve bu tesadüfen oluşacak bir olay değildir.
Tüm bu olup bitenler, bu bitkilerin yalnızca Cenab-ı Allah'ın dilemisine teslim olmaları ile açıklanabilir. Adeta belli bir karar merkezleri varmış gibi görünen bitkiler, yalnızca Allah(c.c.)'ın verdiği hükme boyun eğmiş şekilde, tam bir itaatle üstlerindeki sorumlulukları yerine getirmektedirler. Kendi başına muhakeme yeteneği olmayan ağaçlar; insanların denemeler sonucunda elde ettiği, zamanla işlevini yitirebilen ve belli şartlara bağlı olarak uygulayabildikleri bir düzeni; hiçbir aksaklık olmadan yüzyıllardır harfiyyen uygulamaktadırlar.
Ağacın sudaki her çeşit fizik özellikten haberdar olması, kohezyon kanunlarını bilmesi, mevcut verilerin hesabını yaparak, hücrelere bu özellikler çerçevisinde komut vermesi taktir edersiniz ki imkansızdır. Son derece hassas olan bu zincirin her halkası, ağaç daha tohumken genlerinde kodludur. Akıl ve sağduyulu bir insana düşen görev ise bu sebepleri harekete geçiren Yüce Rabbimize yönelmektir. Bu şekilde, Yüce Rabbimize karşı iyi bir 'abd' olma vazifesini gereği gibi yerine getiririz.