DOKUMACI KUŞLARIN İNŞA ETTİĞİ YAPI HARİKALARI
Dilediğini dilediği gibi yapmaya gücü yeten Cenab-ı Allah "Kadir" sıfatını, mucizevi ayrıntılarla donattığı tüm alemlerde tecelli ettirmektedir. Bu alemler hiç şüphesiz gören gözlere, duyarlı vicdanlara hitap etmekte ve müminlere şevk ve heyecan konusu olmaktadır.
Nitekim Allah'ın sonsuz kudretiyle yarattığı hayvanların herbir çeşidi başlı başına birer mucizeyken, bu canlıların kendilerine kurdukları barınak ve evler de ayrı birer iman hakikatidir. Özellikle kuşlar bu konuda olağanüstü bir yetenek sergilerler. Kimi evlerini bal mumu ya da kağıt kullanarak yaparken kimisi de bu iş için çamur, ağız salgısı ya da ipek kullanır. Bu konuda hiç bir bilgi ve eğitime sahip olmayan kuşların bu tasarım harikası yuvaları kurabilmelerinin ancak Allah'ın ilhamıyla mümkün olduğu elbetteki açıktır.
Doğada kolaylıkla buldukları uzun bitki saplarını, ince kökleri ve otları malzeme olarak kullanan örücü kuşların yuvaları oldukça ilginçtir. Çünkü normal şartlarda bu malzemelerden oluşturdukları yuvaların kısa sürede çürüyerek bozulmaları gerekirken, yuvaya yıllarca hiçbir şey olmamakta hatta bazıları yaşamı boyunca aynı yuvayı kullanmaktadırlar. Bunun sebebi, kuşların, yapı malzemelerini seçerken gösterdikleri titizliktir. Bu hayvanlar, yuvalarının zamanla bozulmaya uğramaması için özellikle kuru ve dayanıklı olan dalları ve bitki saplarını seçerler.
Yuva yapma görevini genelde erkek dokumacı kuşları üstlenir. Bunun için öncelikle, ağaç ve çeşit çeşit bitkilerle kaplı olan arazilerden, küçük bir yığın oluşturabileceği kadar yaprak toplamaya başlar. Toplayıp bir araya getirdiği bu yaprakları, yuvasını yapmak için seçtiği uygun bir ağacın dallarından birinin üzerine taşır. Bu yaprak yığınını, ancak bir insanın planlayıp uygulayabileceği son derece akılcı bir metod kullanarak ağacın dalına tutturmayı başarırlar. Erkek dokumacı, dalın üzerine özenle yerleştirdiği yaprak demetinin kaymaması için ayağıyla sıkısıkıya bastırırken, bir yandan da bulduğu uzunca bir sapı bu yığının üzerinden gagasıyla birçok kez dolar. Doladığı sapın çözülerek yaprak yığınının dağılması tehlikesine karşı da, hiç kimsenin ona öğretmediği ve daha önce hiç bir hayvandan görmediği bir metodu uygular. Dalın etrafına defalarca sarmaladığı sapın ucunu, son doladığı kısmının içinden geçirerek sağlam bir düğüm atar. Bir insan için bile oldukça zahmetli olan düğüm atma işi, ellerini kullanmayıp sadece gagasıyla bunu başarmak zorunda olan dokumacı kuşlar için oldukça kolay ve rahat halledilebilen sıradan bir işlemdir. Yuva tamamlanana kadar geçen örme süresince bu işlemi defalarca tekrar eden dokumacının gösterdiği bu beceriyi, kendi zekasına bağlamak kuşkusuz imkansızdır. Üstelik araştırmacıların şaşkınlıkla izlediği ve dokumacı kuşların da büyük bir ustalıkla kısa sürede gerçekleştirdiği bu işlemler, yuvanın sağlamlığını garanti altına almak için yeterli olmamaktadır. Erkek dokumacılar, düğümleri sıkıca atmalarına rağmen yuvanın sağlamlığına tam kanaat getirmezler. Bu nedenle bir başka lifi de, yuvanın enine doğru aralıklarla geçirerek ucundan çeker ve bir düğüm daha atarak yuvalarını dalın üstünde iyice sabitleştirirler. Gerçekten de son derece itina ile yapılan ve ağacın dallarına sağlam düğümlerle sıkıca bağlanan bu yuvalar, dokumacı kuşların yaşadıkları bölgelerin doğal şartlarına, özellikle de rüzgara karşı son derece muhkem barınaklar halini alırlar.
Dokumacı kuşunun başka bir türü ise, yağmurun etkisini de göz önünde bulundurarak " tavanı akmayan" çok sağlam bir yuva inşa eder. Oldukça küçük olan bu kuşun inşa ettiği bu mükemmel yuvayı sadece örmesi, onun içine yerleşmesi için yeterli olmamakta ve dokumacı, kendi imal ettiği değişik bir harcı kullanarak yuvayı son haline getirmektedir. Dokumacı kuş, kendine has özel yollarla imal ettiği bu harcı, etraftan topladığı bitki liflerini ağzında salgılanan özel bir sıvıyla karıştırarak elde eder. Bünyesinde doğal olarak bulunan bu salgı sayesinde ise, bitki lifleri esneme ve su geçirmeme özelliği kazanarak yuva için mükemmel bir sıva malzemesi oluştururlar. Bu noktada dikkati çeken şey, kuşun ağız sıvısının, yuvasını dış etkilerden tamamen koruyacak bir malzeme imal edebileceği özellikte yaratılmış olmasıdır. Eğer ağız sıvısı yapıştırıcı bir özelliğe sahip olmasaydı kuş, bitki liflerini hiçbir şekilde biraraya getiremezdi. Normal koşullarda bu kuşlar, etraftan topladığı lifleri, dışarıdaki herhangi bir sıvıyla yada suyla karıştırmayı deneselerdi, izolasyon özelliğine sahip böyle bir harcı asla elde edemeyeceklerdi. Ancak onlar böyle bir hataya kesinlikle düşmez ve daha ilk adımda bu sıvıyı kullanırlar.
Dokumacıların, bir çok hayvanda olduğu gibi büyük bir gayret sarfederek yaptıkları yuvalarının sağlamlığını yeterli görmeleri gerekirken onlar, uzun vadede oluşabilecek değişik hava koşullarını göz önünde bulundurur ve yuvalarında yağmurlu havalara karşı tedbir alırlar. Bütün bunları aşama aşama büyük bir ustalıkla gerçekleştiren dokumacı kuşlar, bunu sağlayabilmek için de biyolojik yapısını nereden bildikleri anlaşılamayan bir şekilde, vücutlarında salgılanan sıvının yapıştırıcı özelliğinden faydalanırlar.
Yavrularını içinde barındıran ince kabuklu kırılabilir yumurtalara sahip küçük kuşlar ise, yumurtalarını korumak için yuva yapımında iç düzene daha da dikkat etmek zorundadırlar.Yavrularına karşı özverili olan çalı bülbülü bu konudaki yeteneğiyle tanınan bir kuştur. Çalı bülbülü ilk olarak yuvasının dibine yerleştirmek için iki büyük yaprak bulur ve bir terzi gibi bunları birbirine bitiştirerek adeta diker. Fakat burada mucizevi olan bir başka nokta dikiş dikme becerisinin yanısıra kuşun, dikiş ipliği olarak doğadaki en sağlam ve en esnek maddeyi seçmesidir. Bu malzeme örümcek ağıdır ki bununla örülen yuvanın zemini ipeksi bir yumuşaklık kazanır. Doğada bu amaçla kullanabileceği malzemelerin çeşitliliği düşünülürse, kuşların bu kadar alternatif içerisinden olsa olsa ancak zeki bir insanın akledebileceği örümcek ipliğini seçmesi gerçekten mucizevi bir olaydır.
Kuşkusuz doğada dokumacı kuşların ve çalı bülbülünün yanında binlerce türde kuş kendilerine özel yuvalar inşa etmekte ve bu yuvalarını akla hayale gelmedik binbir güzellikle donatmaktadırlar. Büyük çabalarla gerçekleştirilen sanat şaheserlerinin elbette hiçbiri amaçsız değildir. Herbiri Allah'ın kudretinin ve rahmetinin tecellileri olup aklını kullanan insanlar için son derece hikmetlidir.
Güncel Yorumlar
Error loading feed.
Adnan Oktar'ın En Son Röportajları
Error loading feed.