Bir cennet meyvesi olan muz, Rahman ve Rahim olan, kullarına karşı sonsuz ikram sahibi olan yüce Rabbimizin yarattığı ve tüm canlılara bağışladığı eşsiz rızıklardan sadece birisidir. Cenab-ı Allah muza, tüm insanların hoşuna gidecek sapsarı bir renk, tertemiz bir koku ve güzel, tatlı bir lezzet vermiş ve katından bir nimet olarak onu biz kullarına bahşetmiştir.

Muzun tatlı olan etli kısmı, parlak sarı bir kabukla gizlenmiştir. Bu kabuk soyulduğunda ise insan gerçekten çok güzel bir koku ile karşılaşır.
Hayatımızda yanlızca bir veya iki çeşidi ile karşılaştığımız muzun yeryüzünde tam 250 çeşidi vardır. Bu da Yüce Allah' ın yeryüzüne yayılan Gani sıfatının en güzel tecellilerini açıkça gözler önüne sermektedir. Çok büyük otsu bir bitki olan muz, ekvator bölgelerinde veya sıcak ülkelerde yetişir. Gövdesi toprak altında köksap veya soğan halinde bulunup yapraklar bu köksaptan çıkar. Yaprakların kınları içiçe girerek bir yerüstü gövdesine benzeyen kongövde meydana getirir ve bu kongövdenin içinde uzun bir çiçek sapı gelişir. Bu sap gün ışığına çıkınca da daha da uzayarak obruklaşır ve çiçek topluluğunu meydana getirir. Bu topluluk ise uzun bir başağı andırmaktadır. Yaprakları büyük ve oval olan muz ağacının bir yaprağının boyu 2- 3 metreye ulaşabilir. Ve tıpkı ayet-i kerimede tarif edildiği gibi cennette müminlere sunulacak olan bu olgunlaşmış güzel meyvelerin tümü, sarkık bir sapın üzerinde toplu halde bulunmaktadır.
"'Ashab-ıYemin', ne (kutludur o) 'Ashab-ı Yemin'. Yüklü dalları bükülmüş kiraz (ağaçları), üstüste dizili meyveleri sarkmış muz ağaçları.... (Vakıa Suresi, 27-29)
İşte Kerim olan yüce Allah, yarattığı birbirinden güzel eşsiz rızıkları, nımetleri adalet ve hikmet ve rahmet içinde taksim edip, herkese nasibini vermektedir. İnsanların hiç tanımadığı, bilmediği binlerce çeşit yiyecekle, dünyanın herhangi bir yerinde yaşayan canlılar rızıklanır ve yaşamlarını sürdürürler. Yüce Rabbim herşeyden müstağni iken, hiçbirşeye ihtiyaç duymazken yarattığı kullarını işte böyle eşsiz, türlü türlü nimetlerle beslemektedir. Rablerinin rahmetinden emin olan müminler ise kesin olarak bilirler ki, dünya hayatında elin uzanmasiyla çekip alınacak kadar kolaylıkla insanların önlerine serilen bütün bu nimetler, ahirette yanlızca salih kullara sunulacaktır. Bu yüzden yapılması gereken tek şey dünya hayatı henüz devam ederken, verilen bütün nimetlerin şükrünü gereği gibi yapıp, Cenab-ı Allah'a gönülden boyun eğen salih kullardan olmak, olacaktır.