KOKARTLI AĞAÇKAKANIN REÇİNE ÇEŞMESİ
Kokartlı ağaçkakan, Cenab-ı Allah'ın yarattığı binlerce türü olan kuş çeşitlerinden sadece bir tanesidir. Fakat bu kuşun sergilediği mucizevi davranış biçimleri, insanlar için tam bir iman hakikati niteliği taşır.
En kalın ağaç gövdelerini bile kolaylıkla delebilecek güçteki gagasıyla, kendisine mükemmel bir yuva yapan ağaçkakan, bununla da kalmayıp bu yuvayı düşmanlarından koruyabilmek için ilginç bir güvenlik sistemiyle çevreler. Metrelerce uzunluktaki büyük çam ağaçlarının bütün araziyi kapladığı ormanlık alanlarda yaşamayı tercih eden bu kuşlar, içinde yaşayacakları konforlu yuvaları da bu yılllanmış çamların gövdelerine inşa ederler. Ağaçkakanlar, kilometrelerce uzunluktaki topraklarda etrafı cevreleyen sayısız ağaç çeşidinden, kalın kabuğunun altına yerleşmek için sadece çamları seçerler. Yüzyıllardır kokartlı ağaçkakanlar tarafından büyük bir titizlikle uygulanan bu tercihin sebebi, yuvalarını yaparken genelde hiç bir hayvanda görülmeyen bir savunma sisitemini de beraber inşa etmek istemeleridir.
Önceleri niye böyle bir tercih yaptıkları bilinmezken daha sonra bu eski çamları, yuva yapmak için diğer ağaçlardan daha cazip kılan değişik özelliklere sahip oldukları anlaşılmıştır. Yuvasını, sivri gagasını matkap gibi kullanarak inanılmaz bir süratle oluşturan kokartlılar, yerleşmek için binlerce çamın arasından yaklaşık yüz yaşında olanları seçerler. Bunun sebebi çamların bu yaşlarda, gövdesini saran sert ve kalın kabukları yumuşatan bir hastalığa yakalanıyor olmalarıdır. İnsanların bile yeni öğrendikleri bu bilgiyi nereden bildikleri açıklanamayan ağaçkakanlar, hastalık nedeniyle yumuşamış olan katmanların kolayca delinmesinden faydalanarak büyük bir süratle oyuklarını açmaya başlarlar. .Fakat kokartlıların bu ağaçları seçmelerindeki sebep sadece daha kolay delinebilyor olmaları değildir. Bu kuşlar aynı zamanda, düşmanların yuvalarına girmesini engellemek için geliştirdikleri bir projeyi de, ancak çam ağaçlarının içinde barındırdığı yapışkan sıvıyı kullanarak hayata geçirebilirler. Ağaçkakanlar en büyük düşmanları olan yılanlardan korunabilmek için, çamların gövdelerinde oydukları yuvanın, üstüne ve altına iki tane hendek kazarlar. İlk kazdıklarında ne işe yarayacakları anlaşılamayan bu hendeklerin zaman geçtikçe aldıkları şekil, araştırmacıları büyük bir hayrete düşürmüş ve bu kuşta tecelli eden akla hayran bırakmıştır. Açılan hendekler, çamın içinden akan yapışkan reçineyle yavaş yavaş dolmuş ve zaman geçtikçe yuvanın çevresinde, içi kuvvetli bir yapışkanla dolu iki gölet meydana gelmiştir. Bu akıl almaz sistemle de ağaçkakanlar, başdüşmanları olan yılanların yuvaya girişini imkansız hale getirerek kendilerine rahatça yaşayabiliecekleri bir barınak yapmış olurlar.
Kokartlı ağaçkakanların ağaçlar hakkında bu kadar ayrıntılı bir bilgiye sahip olmasını araştırmacılar hiç bir şeklide açıklayamamaktadır. Çünkü bu kuşlar, kendilerine en uygun olan ağacı binlerce türün içinden hiç bir deneme yapmadan ilk bakışta seçerler. Üstelik sadece ağacın cinsini belirlemekle kalmaz, yaşını da hesaplayıp ona göre işe başlarlar. Bu kuşların özellikle yüzyaşındaki çamları seçmesinin sebebi, bu yıllarda ağacın içinden akan reçine miktarının tam hendekleri dolduracak miktarda olmasıdır. Eğer bu kuşlar, daha genç bir çam ağacına yuva yapmaya kalksalardı, genç çamın içinden bol miktarda akan reçine hendekleri taşırıp alttaki yuva girişini kapayarak, ağaçkakana kolaylık yerine büyük bir zorluğa dönüşecekti. Ama bu kuşlar kendilerni zor durumda bırakacak böyle bir hataya asla düşmezler. Bu küçük kuşların, yüz yaşına gelmiş çam ağaçlarını görür görmez tanıyabilecekleri, bunların içlerinde reçine üretildiğini tahmin edebilecekleri ve reçine miktarırın da ağacın yaşına göre değişiklik gösterdiğini araştırıp öğrenebilecekleri bir zekaları olmadığına göre, bu bilgiye nasıl sahip olmuşlardır? Yaratılan her çanlı da olduğu gibi bu kuşlar için de sorulan bütün sorularının cevabı, onları yaratan yaratıcılarının gücünde saklıdır.
Rabbimiz ağaç kabuklarındaki ve topraktaki böceklerle beslenen bu kuşlara, rızıklarına kolayca ulaşabilecekleri mükemmel bir yapı da bahşetmiştir. Ağaçların kalın kabuklarının altındaki binlerce küçük besin deposundan beslenen ağaçkakanlar, bu minik böcek yuvalarına ulaşmada hiç bir zorluk çekmezler. Çünkü güçlü gagalarıyla birlikte yaratılan dilleri, içinde çoğunlukla karıncaların yaşadığı bu deliklere girebilecek uzunluk ve inceliktedir. Ağaçkakanların, rızkının bulunduğu yerlere inanılmaz bir uyumla yaratılmış dillerinin bir başka özelliği de, üzerlerinin vücutta üretilen özel bir sıvıyla kaplamış olmasıdır. Bu yapışkan sıvıyla, barınaklarında kalabalık gruplar halinde yaşayan karıncaları, diline yapıştırarak dışarı çeken ağaçkakanlar, böylece istedikleri ağacın üzerinde konaklayıp beslenme imakınına sahip olmuşlardır. Üstelik dilinin üzerindeki bu madde kokartlıların sağlığına zarar verebilecek önemli bir problemide ortadan kaldıracak özelliktedir. Bu problem, ağaçkakanların en önemli besin kaynağı olan karıncaların, küçük vücutlarında oldukça zararlı bir asit barındırmalarıdır.Fakat karıncanın taşıdığı asitle kısa sürede rahatsızlanması gereken bu kuşlar, hiç bir şekilde bu asitten etkilenmezler. Bunun sebebi dillerinin üzerindeki alkali maddesinin, karınca asidini yok edecek en etkili madde olmasıdır.
Kendisine has özel ağız yapısıyla ağaçkakanların, uçsuz bucaksız ormanlık arazilerde beslenecekleri yeri bulana kadar uzun süre aç kalması gerekirdi. Ama bu kuşlar, başka hiç bir yeri denemeye gerek görmeden hemen ağaç kabuklarının altına gizlenmiş olan rızıklarına yönelirler. İçlerini görmenin imkansız olduğu bu küçük delikler gerçekten de ağaçkakanların ağız yapılarına en uygun olan beslenme alanlarıdır. Yaşamaları için gereken bunca ayrıntı, kuşkusuz ki ağaçkakanların kendilerine ait olan bir akla ve iradeye ait olamaz. Bu akıl , ağaçkakanları da, onların rızkı olan karıncaları da ve üzerinde barındığı muhteşem ağaçları da bu derece kusursuz bir uyum içinde yaratan tek ve bir Allah'a aittir.