KÜREK ÇEKEN YARIM KANATLI
Allah'ın varlığını ve birliğini ispatlayan milyarlarca delil, sorulan soruların hiçbirine akılcı cevap veremeyen evrim teorisinin geçerliliğini imkansız kılmış ve evrim yalanı asla ispatlanamayacak bir teori olmaktan öteye gidememiştir. Dolayısıyla, inkarcıların tüm çabalarına rağmen, kurdukları tuzaklarını bozan bu deliller zincirinin gözler önüne serilmesi, müminlerin imanlarına iman katıp Allah'a ve Kuran'a bağlılıklarını kat kat arttırmalarına vesile olmaktadır.
Bahsi geçen bu canlılardan olan kürek çeken yarımkanatlının, zor yaşam şartlarına karşı uyguladığı yöntemler ve vücut yapısında kendini gösteren inanılmaz detaylar, herşeyi sonsuz hikmetle yaratan Rabbimizin delili olması açısından tefekküre değer noktalardır.
Kürek çeken yarımkanatlı, suda sırt üstü yüzen oldukça ilginç bir hayvandır. İyi bir yüzücü olmasının en önemli nedeni, Cenab-ı Allah'ın ona küreğe benzeyen, çok uzun ince tüylerle kaplı bacaklar nasip etmiş olmasıdır. Bu canlı bacaklarını bir iki defa vurarak, suda şaşılacak bir hızla ilerleyebilir. Kürek çeken yarımkanatlı, kanat kabuklarını sırtında birleştirerek bir sivrilik oluşturur ve bu sırada uzun bacaklarını da dinlenmek için yana uzatır. Ve bu görüntüsüyle adeta kürekleri olan bir kayığa benzer.
Kürek çeken yarımkanatlının sudaki tehlikelere karşı korunması için Rahman olan Allah bu böceği son derece ihtiyatlı yaratmıştır. Öyle ki sudaki en ufak bir tehlike karşısında, kürek çeken kınkanatlı hemen dibe inmektedir. Fizik kanunlarına göre, sudan oldukça hafif olan bu böceğin batması imkansızdır, peki o zaman, böcek bu sorununu nasıl çözmüş olabilir?
Büyük bir fiziki çaba göstererek dibe dalabilse bile, kendisini bıraktığı taktirde elinde olmadan hemen su yüzüne geri çıkacaktır. Bu noktada kınkanatlı, Mulhim (ilham veren) olan Rabbimizin izniyle olağanüstü bir yöntem kullanır. Güçlü bir yüzme ile dibe dalarak batık bir cisme sıkıca tutunarak suyun dibinde kalmayı başarır. Fakat böceğin batmamasının gerçek sebebi, dizi dizi tüylerle kaplı olan karnında daima taşıdığı bir hava kabarcığıdır. Öncelikle son derece şuursuz olan bu hayvan, suyun dibinde kalabilmek için batık bir cisme sıkıca tutunması gerektiğini nasıl bilebilir? Şüphesiz bu yöntemlerin hiçbirini böceğin kendisi akledemez. Bu soruların tek açıklaması, her yaratmasında sonsuz hikmet bulunan ve tüm canlıları himayesi altında barındıran Allah'ın rahmetidir.
Kürek çeken yarımkanatlının vücudunda daha başka mucizeler de cereyan etmektedir. Tamamıyla bir su böceği olmasını rağmen bu canlının solungaçları yoktur. Onun için suda erimiş olan oksijenden yararlanamaz. Elbette bu hayvanı solungaçsız yaratan Cenab-ı Allah, onun kolaylıkla nefes alması için gerekli olan sistemi de beraberinde varetmiştir.
Öncelikle bu böcek sudaki oksijenden yararlanamadığına göre dışarından hava sağlamak zorundadır. Bunu zaman zaman yüzeye çıkarak karnının ucunu sudan dışarı uzatmak suretiyle yapar. Çünkü bu böceğin karnının iki yanında tüylerinin oluşturduğu birer solunum kanalı bulunur. Böcek suyun yüzeyinde bu kanalları açarak havanın içeri girmesini sağlar. Sonra kanalları kapayarak havayı içeri hapseder. Buradaki muhteşem olay, hava kabarcıklarının böceğin karnının yanlarındaki nefes alma kanallarıyla doğrudan temas halinde olmasıdır. Bu noktada akla hemen şu soru gelebilir? Nefes alma sırasında soluma deliklerine nasıl olup da su kaçmamakta ve böcek boğulmaktan kurtulmaktadır? İşte kürek çeken yarımkanatlının vücudundaki başka bir harikalık da bu noktada tecelli eder. Çünkü bu delikler, havanın içeri girmesine izin veren ama suyu geçirmeyen tüylerden oluşmuş saçaklarla korunmaktadır. Böylesine ince düşünülmüş bir planı her türlü eksiklikten münezzeh olan Rabbimizden başka hiçbir güç yapamaz.
Kürek çeken yarımkanatlı avlanabilmesi için de bir dizi plan kurar. Önce suyun yüzeyinde hareketsiz bekler, sonra da dikkatini çeken herhangi birşeye doğru yüzmeye başlar. Bu nokta da böceğin arka bacaklarındaki bazı tüylerin hikmeti açığa çıkar. Bunlar kınkanatlının, yakınında yüzen küçük hayvanların titreşimini güçlü algılamasını sağlar.
Gözleri çok güçlü olduğu halde yarımkanatlı bu organlarını ancak avına iyice yaklaştıktan sonra kullanır.
Bu küçük canlının gözüyle bir insan gözünü kıyasladığımızda bir başka çarpıcı detay daha ortaya çıkar. Denizin altında yüzen ve şiddetli bir akıntıya kapılan bir insan, su bulanık olduğu taktirde gökyüzünün yönünü algılayamaz. Oysa kürek çeken yarımkanatlı iri petek gözleri ve iyi gelişmiş görme duyusu sayesinde su yüzeyini tayin edebilir. Üstelik yapılan deneyler, ışığın alttan verildiği akvaryumda bu böceklerin sırtüstü yerine yüzüstü döndüklerini ve ışığın yönüne göre de vücutlarını döndürdüklerini göstermiştir.
İşte bu iman hakikatlerinin tümü biz müminler için, yaratılmış olan herşeyin Rabbimizi gizli ve açık olarak sürekli tesbih ettiğinin en güzel ispatını oluşturmaktadır.