SİVRİSİNEK - 2
Gelişirken geçirdiği her aşamada ölüm riskinin çok fazla olmasına rağmen, hem fiziksel yapısındaki hem de yaşam şeklindeki planlamanın mükemmelliği sayesinde hayatta kalabilen sivrisinek, doğumundan önce annesi tarafından başlatılan ve yumurtadan çıkıncaya kadar kendi kendine devam ettirdiği tedbirlerle, Rabbinin kendisi üzerinde tecelli eden koruyan sıfatını bizlere apaçık göstermektedir.
Gelişirken geçirdiği her aşamada ölüm riskinin çok fazla olmasına rağmen, hem fiziksel yapısındaki hem de yaşam şeklindeki planlamanın mükemmelliği sayesinde hayatta kalabilen sivrisinek, doğumundan önce annesi tarafından başlatılan ve yumurtadan çıkıncaya kadar kendi kendine devam ettirdiği tedbirlerle, Rabbinin kendisi üzerinde tecelli eden koruyan sıfatını bizlere apaçık göstermektedir.

Yavru sineklerin karşılaştıkları bunca tehlikeye rağmen hiç bir şekilde gelişimlerinde bir bozukluk olamaması çok büyük bir mucizedir. Ölmeleri için tek birinin bile yeterli olacağı bu tehlikelerden biri de, yumurtalar durgun göletlerin üzerindeki yapraklarda olgunlaşmayı beklerken ortaya çıkar. Uzunlukları bir milimetreyi bile ancak bulan yumurtalar, anneleri tarafından tek tek yada gruplar halinde birbirlerine yapışmış şekilde uygun bir yere bırakılırlar. Bazı dişi sivrisinekler ise yumurtalarını itinayla, adeta bir sal gibi yanyana dizerler. İşte bu ortamlarda onlar için oluşan tehlike yaprakların üstünde inci gibi dizilmiş kiristal görünümlü beyaz yumurtaların böcekler ve kuşlar açısından son derece cazip bir yemek görünümünde olmasıdır. Yemyeşil alanlarda bembeyaz renkleriyle çevresindeki avcı hayvanları adeta kendine davet eden bu yumurtalar, kısa sürede bu böceklere yem olabilecekken hayret edici bir olay gerçekleşir. Nitekim, yumurtalara hakim olan parlak beyazlık birkaç saat içinde solmaya başlayarak gitikçe kararır ve en sonunda simsiyah bir renge bürünerek, böcekler tarafından görülemeyecek ve ilgi çekmeyecek bir görünüm içine girer. Yumurtalar kendilerini korumak için hiç bir teknik imkana sahip değilken, olabilecek en akılcı ve en sağlam kamuflaj, Rableri tarafından onlar için birkaç saat içinde sağlanmış olur. Böylesine akılcı bir tedbir alınmasaydı yumurtalar diğer hayvanlar tarafından kısa sürede yok edileceği için neslinin devamı da imkansız olacaktı.
Yavru sinek daha kendini koruyabilecek bir imkana sahip değilken onun yaşaması için arka arkaya gelişen bu mucizevi olaylar zinciri bununla da kalmaz. Yumurtanın kuluçka döneminin sona ermesi için bir kışın geçmesi gerekir. Oldukça dayanıklı olan yumurtalar kışın çetin zorluklarından etkilenmeden ilk baharı geçirip kuluçka dönemi son bulana kadar beklerler. Kuluçka dönemi tamamlandığında ise tüm larvalar sanki birbirlerinden haberliymiş gibi birer birer yumurtadan çıkmaya başlarlar. Yumurtadan çıktıkları yerden kendilerine bir zarar vermeden suya geçen yavrular, artık küçük kurtçuklar halinde suda yüzmeye başlamışlardır. Larva ve pupa döneminin tamamını suyun içinde geçiren sivrisinekler genelde su yüzeyinde yada yüzeye yakın yerlerde bulunurlar. Su molekülleri güneş ışınlarını çok yansıttığı için, zaman içinde bu küçük bedenli larvaların güneşten etkilenmesi gerekirken, kuvvetli ışınlar onlara hiç bir zarar vermezler. Bunun nedeni ise sivrisineğin bu zararlı ışınlardan kendisini koruyacak bir pigmentle birlikte yaratılmış olmasıdır. Yapısında ürik asit içeren bu pigment şeffaf görünümlü olan bu narin larvaları güneşe karşı koruma vazifesi görmektedir. Bu pigment olmasaydı larvalar ve pupalar güneşin altında kavrulmaktan kurtulamayacaklardı. Yavru sivrisineklerde bir çok farklı asit türü oluşabilirdi. Ancak onların vücudunda, belirli bir müddet bulunmak zorunda oldukları su yüzeylerinde zararlı ışınlardan korunarak yaşabilmelerini sağlayan en etkili asit üretilmektedir. Bu sineğin gelişiminin her anında olduğu gibi bu durumda da olağanüstü bir kusursuzluk oluşmuş ve her seferinde olduğu gibi yavrular gene ölmekten kurtulmuştur.
Pupa dönemi içinde ise sivrisinek hiç beslenmez. Üç dört gün süre zarfında kozanın içinde gelişimini tamamen tamamlayıp son şeklini alır. Pupanın içinden çıkacak olan canlının ne yumurtayla ne de larvayla hiç bir benzerliği yoktur. Pupanın içinden ayakları, göğsü, hortumları, karnı ile bambaşka bir canlı çıkmıştır. Üstelik bu canlı artık son derece hassas bir algılama yeteneğine ve sayısı yüze varan petek gözleri ile üstün bir görme yeteneğine sahiptir. Ayrıca uçan .bir canlı da değilken koza içinde inanılmaz bir şekilde kanat oluşmakta ve sinek uçma kabiliyetine sahip olarak kozadan çıkmaktadır. Bu durum ise yavru sivrisinek için ölüm tehlikesinin en fazla olduğu aşamadır. Çünkü yanlış bir harekette yırtılan pupaya dolan su, uçmaya fırsat bulamayan sivrisineğin havasız kalıp ölmesine sebep olacaktır.. Fakat burada da gene sinek için olabilecek en uygun durum oluşur ve koza mucizevi olarak baş taraftan yırtılır. Ayrıca, Cenab-ı ALlah'ın rahmeti sayesinde yırtılan baş taraf sineğin kafasının suyla temasını engelleyecek yapışkan bir sıvıyla kaplanmıştır. Elbette hem kozanın baş taraftan yırtılması hemde yapışkan sıvı ile sineğin korunması bir tesadüf değildir. Burada apaçık arka arkaya tecelli eden iki mucizeyle Rabbimiz sivri sineğin yaşamasına izin vermektedir. Suya değmeden kabuğundan çıkmak zorunda olan sivrisinek hayret edecek bir başarıyla sadece ayakları suya değecek şekilde su yüzüne çıkar.
Bir tek küçük yumurtanın bunca tehlikeyi atlatıp sivrisinek olarak hayatına devam etmesi imkansız gözükürken, milyarlarca sivrisinek sakince, yaradılış mucizesini inkar edenlere ne kadar büyük bir yanılgı içinde olduklarını kanıtlamaktadırlar.
