UÇSUZ BUCAKSIZ ÇÖLLERİN MÜZMİN BEKÇİLERİ
Ehl-i gafletin içinde bulunduğu delaletin derecesini Allah-u Teala, yarattığı her zerreye nakşettiği ilimle sürekli olarak gözler önüne seriyor. Yaratılmış olan canlılarda, ancak sonsuz bir şuurun planlayabileceği özellikleri gördükçe, bunları göremeyen gözlere bir kere daha hayret ediyorum. Cenab-ı Allah bir ayet-i kerimede şöyle buyuruyor:
"Ve O, yeri yayıp uzatan, onda sarsılmaz-dağlar ve ırmaklar kılandır. Orada ürünlerin her birinden ikişer çift yaratmıştır; geceyi gündüze bürümektedir. Şüphesiz bunlarda düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır." (Rad Suresi, 3)
Cenab-ı Allah'ın, kendi ilmiyle bezeyip insanlara ikram ettiği eserlerinden biri de, uçsuz bucaksız çöllerin müzmin bekçileri olan develerdir.
Gündüzleri +50 dereceyken, geceleri 100 derece birden ısı kaybedip -50 dereceye kadar ısısı düşen kurak çöllerde yaşayabilen bu hayvanlar, üzerlerinde kendi besin ve su depoları, ısınma sistemleri ve korunma mekanizmaları ile birlikte yaratılmışlardır. Çöl ortamında herhangi bir canlının nasıl yaşayabileceği ile ilgili akla gelebilecek bütün sorular, Rabbimizin bu hayvana verdiği fiziksel özelliklerle cevaplanmıştır. Develer en zor iklim şartlarından bile etkilenmeyecek bir konfora sahiplerdir.
Cenab-ı Allah'ın sadece bu hayvan için yarattığı özel sistemler, korunma tedbirleri, vücut mekanizmaları ve daha birçok özellikten birkaçını sizlere anlatmak istiyorum.
Develerin, çöllerin bazen +70 dereceye çıkan kızgınlığında yürüyebilmeleri için ayak altları yağımsı dört toptan oluşan özel bir yastık sistemiyle kaplıdır. Sadece yürürken değil, otururken de bu kızgınlıktan zarar görme durumuna karşı, derisi dizlerine kadar sert ve kalın bir zardan oluşan nasırlarla kaplanmıştır.
Haftalarca mesafelik, kuru kumlarla kaplı çöllerde hiçbir canlı yaşamazken, develer nasıl yaşayabiliyorlar? Susuzluğun ve besinsizliğin hakim olduğu bu geniş arazilerde yaratılan develerin rızkı, sırtındaki bir bölmeye gizlenmiştir. Yağ yığıntısından oluşan, hörgüç denen bu bölmeler, develerin kıtlık zamanında periyodik aralıklarla başvurduğu besin depolarıdır. Yüce Allah bu depoları, tam 1 ay boyunca günde 2 kg. kuru otla yaşatabilecek kadar rızıkla doldurmuştur.
Yiyecek olduğu kadar, su bulmanında hemen hemen imkansız olduğu çöllerde yaşayan bu hayvan için bu da bir engel değildir. Çünkü develer, 150 litrelik dev su depolarını içlerinde taşıyacak şekilde varedilmişlerdir. Bunun yeterli olamama durumunda ise, devenin tüm vücudu herhangi bir susuzluk ihtimaline karşı tam olarak bilgilendirilmiş durumdadır.
Hücre duvarları bu konuda tedbirli ve fazla su kaybetmeyi engelleyecek yapıdadır. Vücudundaki kan da buna karşı alarm halindedir. Herhangi bir susuzluk durumunda yapısındaki albümin enzimi ve kanın doğal yapısı fazla su kaybını engeller ve kanı ağırlaştırmaz. Vücut yağlarınında hörgücünde toplanması, yağa bağlı olan su kaybını önler. Bunun mukazası da nemi tutacak şekilde ayarlıdır. Yani herhangi bir insanın 1-2 gün içinde sıvı kaybından öldüğü çöllerde, yaşamını burada sürdüren develerin, susuz kalma ihtimali hemen hemen imkansızdır.
Çöllerin bu tip tehditkar yanlarından biri olan kum fırtınalarına karşı da develer tedbirli yaratılmışlardır. Diğer hayvanlarda görülmemiş şekilde 2 kat kirpikli olan gözleri, kum fırtınalarında birbirinin içine geçerek kumlara karşı kalkan vazifesi görür. Burun da anında kapanarak içine kum dolmasını engeller.
Bütün bunlar gibi yapısında bulunan her özellik, ihtiyacı olduğunda devreye giren özel askerler gibi devenin emrine verilmiştir. Bu özelliklerinin yardımıyla Allah (c.c.)'ın hiçbir canlıya yaşam izni vermediği çöllerde, develer, Rabbimizin izniyle yüzyıllardır her ihtiyaçlarını karşılayarak yaşarlar.