DALDAKİ ZEHİR ÖĞÜTÜCÜSÜ
Avusturalya'nın "oyuncak ayısı" diye alınan kualalar, hem ilginç özellikleriyle hem de sevimli görütüleriyle insanda doğal olarak şefkat hissi uyandırmaktadır.
Rabbimizin son derece süslü yarattığı bu hayvanlar, dünayada yalınzca Avusturalya kıtasında bulunurlar. Gerek yaşadıkları sosyal hayat ve aile düzeni, gerekse üreme ve beslenme şekilleriyle tamamen insanların üzerinde düşünüp ibret alması için ibret alması için yaratılmışlardır. Kuran-ı Kerim'de Cenab-ı Allah insanlara "Gerçekten hayvanlarda sizin için bir ders vardır" (Mümin ,21) derken bütün hayvanlarda, insanlar için mutlaka bir ibretlik yön olduğunu da ifade etmiştir.
"Keseli ayı" diye de adlandırılan kualaların, insanı hayrete düşürecek pek çok ilginç yönü bulunmaktadır. Bu özellikerinden biri de tembel ve uykucu olmalarıdır. Fakat bu ve diğer özelliklerini açıklamadan önce keseli ayı kualaları tanımayanların gözünde canlanması için onların dış görünüşlerini biraz tasvir edeceğim.
Keseli ayı, aslında bizim bildiğimiz ayılara pek o kadar benzemez. 60 cm. boyunda, 15 kg. ağırlığında tüylü kulakları dikey yarıkları andıran çizgi şeklinde ufak gözlere sahiptir. Burnu ise çok belirgin olduğu gibi diğer ayılarınkine benzemeyip adeta bir gagayı andırır. Kuyruk şeklinde çok kısa bir yuvarlak uzantı olan kualanın kanguru gibi önünde kesesi sincap gibi ağızında besinleri depolamak için yanak keseleri vardır. Kavrama yeteneğine sahip dört ayağıyla dallara tutunan bu keseli ayının bacakları kısa olmakla beraber güçlü bir yapıdadır. Parmaklarında ise sivir tırnakları vardır. İşte bu özellikeriyle kualalar gerek rengi gerekse şekil itabiriyle oyuncak bir ayı görünümündedir.
Keseli ayı, kuala genellikle okaliptus ağaçlarında yaşayacak şekilde yaratılmıştır. İlk bakışta ağaçta yaşayan birçok hayvan olduğu düşünülürse bu özellikte pek bir ilginçlik olmadığı kanısına varılabilir. Oyasa kualanın yaşantısı diğer hayvanlardan çok farklıdır. Bilindiği gibi diğer hayvanlar ağaçta yuva yapsalarda bütün ömürlerini ağaçta geçirmeyerek avlanmak, çiftleşmek gibi ihtiyaçlarını karşılamak için, yuvalarını terk ederler. Fakat kuala tembelliğinden dolayı ağaçtan inmeyi pek tercih etmez. Çok yavaş hareket ettikeri için yerde yürürken çok zorlanırlar. Bu nedenle ağaçlardan çok seyrek inerler. Tembel ayı okadar yavaş hareket eder ki adeta gizli bir el tarafından uyuşturulmuş gibidir. Şayet onu ağaçtan zorla indirecek olursanız, o zaman tek amacı başka bir ağaca erişecek şekilde tırmanmak olur.
Okaliptus ağacının tepesine ulaşan kuala yine zamanının çoğunu ağaç üstünde ağır ağır dolaşarak geçirir. Bu uyuşuk tavrı ile insanda şevkat hissi uyandıran kualaların başka bir ilginç özelliği de bu tembelliklerini pekiştirecek şeklildedir. Gündüzleri okaliptus ağacının çatalına kıvrılarak tam 18 saat uyurlar. Yani başka bir değişle günlerinin dörtte üçlük kısmını uyuyarak, kalan dörtte birlik kısmını da mümkün olduğunda hareket etmeden ve ağır davranarak geçirirler.
Kualaların ağaçta yaşamalarının başka bir nedeni ise sadece ve sadece üzerinde yaşadıkları okaliptus ağacının yapraklarıyla beslenmeleridir. Böylece hareket etmeye mecelleri olmayan kualalar rahatlıkla karınlarını doyururlar. Herbir kuala cinsi ayrı bir okaliptus yaprağıyla beslenicek şekilde yaratılmıştır.
Bilindiği gibi okaliptus nane şekerinin yapıldığı tadı acı olan bir ağaçtır. Bu yaprakları yiyen tıpkı bir boğaz pastili gibi mentol kokar. Okaliptus yapraklarında olan farklı bileşimler kuala haricinde bütün hayvanlar için zehirli ve tehlikelidir. Kuala, diğerleri için zehirli olan bu yaprakları yutmadan önce öğütür. Ayrıca Cenab-ı Allah kualanın vücudunu okaliptusun zehirini arıtıcak şekilde yaratmıştır. Yapraktaki zararlı madde kualanın karaciğerinde arıtılarak vücudundan atılır. Okaliptusun kualaya yaptığı tek yan etki biraz uyku getirmesidir!
Keseli ayı kualanın üremesi de ağır ağırdır. Genellike yalnız yaşayan ya da küçük gruplar oluşturan kualalar iki yılda tek bir yavru doğurur. Erkekler çiftleşme zamanı geldiğinde kendilerine küçük bir harem kurarak, onları ellerinden geldiğince korurlar.
Doğan yavru 18 mm. boyunda, 5-6 gr. ağırlığındadır. Son derece minik boyutlarda olan bu yavru tıpkı bir kanguru gibi 6 ay annesinin kesesinde muhafaza edilir. Bu süre zarfında iyice tüylenerek kesesinden çıkan yavru 6 ay kadar da annesinin sırtında taşınarak korunur. Bu kadar uzun süre yavrusunu sırtında taşıyan anne kualadaki annelik duygusu ve korup kolama hissi aslında Cenab-ı Allah tarafından yavru kualaya verilmiş bir nimettir.
Kualalara bu özellikleri bahşeden Yüce Rabbimizdir ve bu hayvanlar sırf bizim ibret alıp düşünmemiz ve Allah'ın kadrini hakkıyla takdir edebilmemiz için Yüce Teala'nın ilhamına boyun eğmişlerdir. Yeryüzünde O'nun emrine boyun eğmemiş hiçbir canlı yoktur. Yaratılan her canlı, kendisi için tesbit edilmiş İlahi kadere uymak zorundadır. İşte bu noktada önemli olan bizim bu apaçık olan gerçeği hissedebilmemiz, görebilmemiz ve kavrayabilmemizdir.