ESRARENGİZ BİR SIR KÜPÜ
Cenab-ı Allah sonsuz rahmetinin tecellisi olarak, yerle gök arasında kullarına sayısız nimetler bahşetmiş ve bu nimetlerin bolluğunu farkedebilmemiz ve görebilmemiz konusunda bizleri teşvik etmiştir.
"Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışacak olursanız, onu bir genelleme yaparak bile sayamazsınız. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir." (Nahl,18)
Allah'ın bizler için yarattığı nimetlerden biri olan yumurta, incelendiğinde, insanı hayrete düşürecek bir mucizeler zinciri ile karşı karşıya kalınmıştır. Bu zincirin halkaları teker teker çözülmeye başladığında , önce dış kabuğundaki olağanüstü harikalar dikkati çekmiştir. Bunlardan ilki, yumurtanın oluşumu sırasında kabuğunun oldukça yumuşak olmasıdır.
Fakat bu yumuşaklık hava ile temas eder etmez yokolur ve yumurtanın çevresi nde sert bir kabuk oluşur. Cenab-ı Allah, önce yumurtalama işleminin kolaylığı için sonra da yumurtanın sağlam bir şekilde muhafaza edilebilmesi için böylesine muhteşem bir plan hazırlamıştır. Sonsuz akıl sahibi, Alim olan Allah, yumurtanın sertlik derecesini de tam ölçüsünde taktir etmiştir. Öyle ki, kabuk gereğinden sert olsa içinde oluşan yavru bu kabuğu hiçbir zaman kıramaz ve yaşama imkanı bulamazdı. Kabuk gereğinden daha yumuşak olsa en ufacık bir harekette hemen kırılacak, ve sonuç yine aynı olacaktı. Böylesine hassas bir kimyasal ölçü, ancak Allah' ın takdiriyle mümkün olabilir.
Yumurta kabuğundaki mucize, bununla da sınırlı kalmaz. İçinde, karmaşık bir sıvıdan kusursuz bir canlının oluştuğu yumurta , mükemmel bir kabukla çevrelenmiştir..On altı saatte oluşan bu koruyucu kabuk, beş gram ağırlığındadır ve bunun iki gramı da kalsiyumdan oluşmuştur. Oysa tavuğun kanındaki toplam kalsiyum miktarı,sadece 25 miligramdır. Burada hemen akla kanın, bu kalsiyumu nereden bulduğu sorusu gelir. Kuşkusuz bu sorunun cevabı, yediği besinler olamaz. Çünkü besinlerden aldığı kalsiyum, bağırsaktan kana ve kandan yumurtanın oluştuğu bölgeye, kabuğu 16 saatte oluşturabilecek bir hızda geçemez. Fakat her türlü eksiklikten Münezzeh olan Allah, bu durum karşısında da en hikmetli çözümü yaratmıştır. Bu da, tavuğun gerekli kalsiyumu, zengin kalsiyum deposu olan kendi modüler süngersi kemiklerinden çekmesidir.Kalsiyum çekilmesi sonucunda, tavuğun kemiklerinde zayıflama yada kırılma ya müsait bir yapı oluşması gerekirken, eski sağlamlığından hiç bir şey yitirmez.
Yumurtanın içi ise, bambaşka hikmetlerle doludur. Yumurta kuluçkaya yatırılıp belli bir ısı altında bekletilirse, akı ve sarısından tüyleri, gözleri, sindirim, sinir ve iskelet sistemiyle tam teşekküllü bir canlı oluşur. Ve bu canlının oluşumu, sadece yirmibir gün sürer. Bu kadar kısa sürede oluşan civciv, Allah'ın ilhamı ile yumurta kabuğunu kırarak dışarı çıkar. İdeal bir muhafaza olan kabuğun, sert oluşumuna rağmen gerektiğinde civcivin gaga darbeleriyle kırılabilmesi, kendine has bir yaradılışı olması sebebiyledir. Civciv bu zor işi, son derece orjinal bir yöntem sayesinde başarabilir. Bu da, civcivin gagasında çengel şeklinde, kalsiyumdan oluşmuş fazladan bir çıkıntıyı kullanmasıdır. Bu çıkıntı, Rahman tarafından sadece kabuğun kırılması için yaratılmıştır. Zira bu çengel, civciv dışarıya çıktıktan çok kısa bir süre sonra düşmektedir. Bu son derece ufak olan ayrıntıdaki hikmeti bile farketmek, şüphesiz müminlerin Rabblerine olan hayranlıklarını ve maneviyatlarını pekiştirmektedir.
Düşünmeyen bir akıl ve göremeyen bir göz, bomboş bir kalbe açılır. Bu yüzden kalpleri imanla ve Allah (c.c)korkusuyla dolu olmayanların nefislerini tatmin etmek için geçirdikleri hayat, oldukça sıradandır. İman etmeyenler, Cenab-ı Allah'ın yeryüzünde yarattığı nimetlerin ne kadar çok olduğunun hiç bir zaman gerçek şuuruna varamazlar. Halbuki Allah (c.c.) Rahman Suresi'nde yaratılmışların hepsini, "Öyleyse Rabbinin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz ve ne kadar az şükrediyorsunuz" diyerek, defalarca uyarmaktadır.