YAPRAK KESEN ARI
Etrafımızdaki canlıları yakından inceleyip, tanıma fırsatı bulduğumuzda Allah'ın gücünü ve kuderetini bir kez daha tefekkür edebiliyoruz. En küçüğünden en büyüğüne kadar hepsinin, ayrı ayrı savunma mekanizmaları, beslenme, yaşama, üreme sistemleri vardır. Büyük çoğunluğu da birbirinden çok farklı yöntemler kullanırlar. Hemen hepsi doğdukları andan itibaren görevlerini bilir ve eksiksiz yerine getirirler. Bu görevlerini yaparken matematiksel açı hesaplamalarını, yön tayinlerini, ısı ayarlarını, kamuflaj tekniklerini kusursuz bir şekilde kullanırlar. Öyle ki her biri, adeta insan şuurunu dahi aşarı bir teknikle muazzam olaylar gerçekleştirir.
İnsanı hayrete düşüren canlılardan biri de yaprak kesen arıdır. Bu minik canlı, odalarıyla besin depolarıyla ve simetrisiyle kendisine son derece konforlu bir yuva inşa eder. Bu yuvanın malzemesi bitki yapraklarıdır. Ancak bu yaprakların özelliği düzgün yuvarlak parçalardan oluşmuş olmasıdır. Hiçbir geometrik bilgiye sahip olmayan canlı yaprakları muntazam bir eğimle şekillendirerek işine en çok yarayacak şekle dönüştürür ve evinin bölmelerine birbirinden ayırmak için bir paravan şekline getirir. Bu arının yuvasını oluşturan hücreler düzgün kesilmiş bu yapraklar kullanılarak birbirlerinden ayrılmıştır. Bu sadece erkek arının değil, dişi arının da kullandığı bir medottur, ama erkek arı bunu sadece yuvasını inşa etmek için kullanırken, dişi arı aynı zamanda doğacak ve gelişecek olan yavrularına bu yolla adeta bir çok kuvöz inşa eder. Üstelik yalnızca bunu inşa etmekle kalmayıp içine doğacak yavruların büyüyebilmelerinde onlar için en sağlıklı ve en faydalı olan bal ve çiçek tozu deposu haline getirir ve bunu inşa ettiği odaların içine yerleştirir. Sonra buraya yumurtalarını bırakır. Dişi arı bu besini larvanını bütün gelişimine yeterli olacak şekilde ayarlamıştır. Fakat besini hazırlarken dişi arı yavrularına götüreceği bu yiyeceği toplamada bir kolaylık olarak ilginç bir özelliğe sahiptir. Bu hayvanlar çiçek tozu toplamak için tüylerden meydana gelen kabarcıklara sahiptirler. Yani Rabbimiz onları yaratırken, çiçek tozu sebepleriyle beraber yaratmıştır. Ama besin bulmada sahip olduğu bu kolaylaştırıcı sisteme rağmen, gene de karşılaşabileceği zorluklara karşı bazı bal arıları ilginç savunma metodları geliştirmişlerdir. Bunlardan biri de, kaba yonca çiçeği için aldığı tedbirdir. Bu çiçeğin bal özüne ulaşmak için taç yaprakalarını aralamak zorunda kalan arı, hiç beklenmedik bir tepkiyle karşılaşır. Arı taç yapraklarını araladığı anda bir tür kapan sistemi harekete geçer ve çiçeğin çoğalma organları yükselerek arının başının altına sert bir darbe ile çarpar bu sert darbeyle karşılamak istemeyen bir kısım arılar, çiçeğin taç yapraklarını açmadan bal özüne ulaşabilmek için dillerini uzatırlar. Böylelikle bu sert darbeden kurtulmuş olurlar.
Yuvalarını inşa konusunda hiçbir eğitim görmeyen arının tüneller acarak, özenle bunları bölmelere ayrması ve üzirini kapayarak yavrularının yaşamına en uygun bir hale getirmesi sice siradan bir olay mıdır? Larvanın gelişimi için en uygun besin olan çiçek tozunu ve balı yumurtaların bulunduğu yere koymasını ona kim tavsiye etmiştir? Bütün bu karışık sistemleri; çocuk gelişimi, bina inşası, verimlilk gibi konuları düşünebilen bu hayvanın vücudunda nokta kadar bile yer teşkil etmeyen bir beyne sahip oldukları düşünülürse, ona bu özellikleri veren ve sonuç çıkaranın da yalnızca Cenab-ı Allah olduğu kesindir.
Arının olgunlaşmış halinde görülen bu özellikler başka bir yönüyle yeni gelişen yavrularında da tecelli eder. Yavrular nereden öğrendikleri anlaşlamayan bir disiplinle hareket ederek son derece düzenli bir sıra ile yumurtalarından çıkmaya başlarlar. Önce en dıştaki hücrede gelişen ve diğerlerinden birkaç dakika farkla daha küçük olan arı yukarı cıkar. Diğerleride sıra ile onu takip eder. Ancak burada bilim adamlarının dahi hala sebebini bulamadıkları bir hassasiyet göze çarpar. Gelişimini tamamlayan yavru arılar dışarı çıkarken, içinde yavru bulunan hücreleri delmemeye büyük özen gösterir. Hayata gözlerini yeni açan bir yavrunun bunu bilemeyeceği açıktır. Bunu ona bildiren, kendisini yaratan Allah'ın ilhamıdır.
Dünyanın varoluşundan beri yuvasını, kozasını yapmada, besin toplamada, tedbir almada aynı metodları kullanan arıların kullandıkları sistemleri, insanlar ancak ellerindeki bu son teknoloji ile yeni yeni anlamaya başlamışlardır. Arılar gibi daha birçok hayvanın yapısında, nedenini bilemedeğimiz ve tekniğini anlayamadığımız birçok karmaşık sistem vardır. Allah'ın bu kadar ufak bir canlıda bu ayrıntılı mekanizma yaratmış olması gaflet içinde yüz çevirmiş olan insanlara, Allah'ın varlığını görmede ve bir mazeret öne sürmede hiçbir çıkış yolu bırakmamakta; biz inananlar içinse güçlü bir şevk ve şükür vesilesi olmaktadır.