BURHAN-I VAHDET
Kainat içinde bulunan tüm varlıklar Allah'ın nasıl mükemmel bir yaratışa, nasıl muazzam bir sanata malik olduğuna ve Cenab-ı Hakkın sonsuz kudretine durmaksızın şahitlik etmektedir. Öyle ki, Cenab-ı Allah göklerin ve yerin arasında tüm insanlara açıkça sergilenen ve ustaca gizlenen birbirinden büyük mucizeler tecelli ettirmektedir. Her an tecelli eden bu kusursuz düzeni oluşturan zincirin her halkası, iman edenleri Allah'ın birliğine götürmekte ve O'nun sonsuz ilmini görerek, yüceliğini zikretmeye vesile olmaktadır.
Bediüzzaman Said Nursi Cenab-ı Allah'ın kainatta tecelli eden sanatını şu şekilde tefekkür etmektedir:
"Nasıl mükemmel, muntazam, san'atlı saray gibi eser, bilbedahe muntazam bir fiile delalet eder. Yani bir bina, bir dülgerliği delalet eder. Ve mükemmel usta ve dülger ünvanları, bilbedahe mükemmel bir sıfata, yani san'at melekesine delalet eder. Ve mükemmel sıfat ve o mükemmel meleke-i sanat, bilbedahe mükemmel bir istidatın vücuduna delalet eder. Öyle de: Zeminin yüzünü, belki kainatı dolduran mütecedid eserler, bilbedahe gayet derece-i kemalde bulunan ef'ali gösteriyor. Ve şu nihayet derecedeki intizam ve hikmet dairesindeki ef'al, bilbedahe unvanları ve isimleri mükemmel olan bir faili gösteriyor." (Sözler)
Cenab-ı Allah'ın Zatının varlığına, kadrinin büyüklüğüne işaret eden, hikmetli yaratışını gösteren delillerden biri de insan vücududur. Bu bedenin içinde 60 trilyon hücre Cenab-ı Allah'ın izniyle insanı ayakta tutmak için durmaksızın çalışır ve O'nun emrinden asla çıkmadan inanılmaz bir faaliyet gerçekleştirirler. 60 trilyon hücre adeta 60 trilyon asker gibi hareket eder, bu büyüklükteki ordu tam bir itaatle Allah'a boyun eğer. Bunun ne kadar büyük bir mucize olduğunu anlayabilmek için her hücrenin kendisine ilham edilen görevi eksiksiz yerine getirmesini ve hiç bir karışıklık olmadan bu mükemmel bedenin yaşamasını tefekkür etmek gerekir. Nitekim bu konuyu açık bir vicdanla inceleyen herkes, yarattığı herşeyde sonsuz sanatının delillerini sergileyen Allah'ın, insan vücudunun en küçük yapıtaşı olan hücreyi akılalmaz bir sistemle donatmış olduğuna şahitlik eder. Her bir hücre adeta, mucizelerle donatılmış gizli bir dünyaya açılan bir pencere gibidir.
Tek bir hücre ile ilgili sayısız detaylardan biri, her hücrenin bir santimetrenin otuz milyonda biri inceliğinde bir zarla çevrilmiş olmasıdır. Ayrıca hücre zarının duvarı da 'lipid' adı verilen bir yağ tabakasıyla sıvanmıştır. Bir santimetrenin milyarda biri aralıklarla muntazaman dizilen yağ molekülleri, akıl almaz bir titizlikle hücrenin dış dünya ile ilişkisini sağlamaktadır. Hücre zarı hücrenin menfaatine karşı öylesine hassastır ki, adeta ona zarar verecek maddelerin içeri girmesine müsaade etmeyen, geçit vermeyen bir kale gibidir. Dışarıdan gelecek zararlı maddelerin girişini engellediği gibi, hücre içindeki artık maddelerin de dışarı atılabilmesine, hücrenin oksijen, karbondioksit alışverişi yapabilmesine uygun şekilde programlanmıştır. Elbette aklı olan her insan böylesine mükemmel bir sistemin kendi kendine oluşamayacağını, bir santimetrenin otuz milyonda biri inceliğinde bir zarda tecelli eden aklın tesadüfe dayandırılamayacağını görecektir.
Allah-u Teala'nın yaratmadaki zenginliği, afakı tefekkür ettiğimizde yine tüm ihtişamıyla gözler önüne serilecektir. Uçsuz bucaksız sema hiç bir çatlağı olmadan, ruha dinginlik veren masmavi rengiyle ayakta durmakta, tonlarca ağırlıktaki bulutlar yeryüzüne rahmet yağdırmakta ve yeryüzü yine Allah (c.c.)'ın izniyle her türlü rızkı insanların hizmetine sunmaktadır. Cenab-ı Allah'ın rahmetiyle yayılıp döşenmiş mükemmel bir tarla olan topraktan birbirinden lezzetli ve faideli binbir çeşit nimet çıkarılmakta, küçük büyük her canlı bunlarla rızıklanmaktadır. Üstelik toprak, dünyanın her yerinde biri diğerine hiç benzemeyen, birbirinden çok farklı lezzetlere ve çok farklı biçimlere sahip rızıklara ev sahipliği yapmaktadır. Birbirine komşu kıtalardaki rızıkların bile birbirinden çok farklı olması Cenab-ı Allah'ın yaratmadaki zenginliğini ve üzerimizdeki rahmetini gösteren güzel bir delil niteliğindedir.
Cenab-ı Allah Kur'an-ı Kerim'de yarattığı rızıkların çeşitliliğine dikkat çekmiştir:
"Yeryüzünde birbirine yakın komşu kıtalar vardır, üzüm bağları, ekinler, çatallı, çatalsız hurmalıklar da vardır ki, bunlar aynı su ile sulanır, ama ürünlerinde bazısını bazısına üstün kılıyoruz. ?üphesiz bunlarda aklını kullanan bir topluluk için gerçekten ayetler vardır." (Rad Suresi, 4)
Ve yeryüzü ile birlikte gökyüzü de bize Cenab-ı Allah'ın yaratmadaki muhteşem zenginliğini ortaya koyacak milyonlarca delil sunmaktadır. Uçsuz bucaksız samanyolunda bizim güneşimiz gibi daha 200 milyar güneş olduğu bilinmektedir. Yalnızca bu gerçeği tefekkür etmek dahi Cenab-ı Allah'ın kainat üzerinde tecelli ettirdiği sınırsız kudretini kavramaya vesile olacaktır.