ÖRÜMCEKTEKİ YARATILIŞ HAKİKATLERİ
Evrimi savunan bilim adamları, yeryüzünde yaşayan canlıların tek bir hücreden türeyerek uzun bir süreç içerisinde evrimleştiklerini ileri sürerler. Oysa evren hayvanların birbirinden evrimleşmesinin ne kadar imkansız olduğunu açıkça ortaya koyan son derece mükemmel ve kompleks yapıda canlılarla doludur. Bunların arasından yalnızca bir tanesi olan "örümcek" tüm evrim teorisini tek başına çürütebilecek olağanüstü özelliklerle dolu milyarlarca iman delilinden biridir. Öyle ki bir örümceğin yaşamını, avlanma tekniklerini, ağ kurma yöntemlerini, vücut yapısını, düşmanlarına karşı uyguladığı kamuflaj yöntemlerini anlatabilmek için sayfalar dolusu kitaplar yazmak gerekir. Bilim adamlarının da ilgisini her zaman çeken bu hayvanlar, kimi zaman yavrularını sırtında taşıyan şefkatli bir anne, kimi zaman yaptığı planlarla son derece ürkütücü bir avcı, kimi zamanda ördüğü ağlarla mükemmel bir dokumacı olarak karşımıza çıkar.
Kuşkusuz her yönüyle oldukça ilgi çekici olan bu hayvanların en belirgin özellikleri adeta bir tasarım harikası olan ağlarıdır. Bir örümcek doğuştan ağ yapma yeteneğine sahiptir ve her tür kendisine ait özel, bir ağ yapar. Merdiven ağlı örümceğin avını tuzağa düşürmek için yaptığı ağ ile karadul örümceğinin yaptığı ağ birbirinden çok farklıdır. Bir başka tür örümcek ise onlardan çok farklı bir şekilde, sabit bir ağ örmekte ve bu ağı avının üzerine atarak avlanmaktadır. Böyle bir çeşitliliği ve her türün kendine ait özel bir avlanma ve ağ kurma yeteneğinin var olmasını evrimle açıklamak elbette imkansızdır. Her örümcek türünün neden farklı bir ağ modeli yapmayı seçtiğini, bu ağı yapmayı nasıl öğrendiğini ve gelecek nesillere bu kabiliyeti nasıl aktardığını evrim hiçbir mantıklı delil ortaya koyarak açıklayamaz. Nitekim evrimi savunan bilim adamlarının, savundukları teoriye göre, bir gün bir örümceğin tesadüfen kendi vücudundan çıkan bir salgı ile bir ağ örebileceğini ve bu ağ ile bir çok böceği tuzağa düşürebileceğini keşfettiğini ve bunun ne kadar mükemmel bir avlanma yöntemi olduğuna karar vererek hayatını bu şekilde sürdürmeye karar verdiğine inanmaları gerekir. Elbette kusursuz bir dizayna sahip olan bir örümcek ağının tesadüfen oluştuğuna inanmak imkansızdır.
Bazı örümceklerin su altında bile yapabildiği bu ağlar incelendiğinde insanı hayrete düşürecek bir mimarlık ve mühendislik harikası ile karşılaşılır. Peki evrimci bilim adamlarına göre bir örümceğin böylesine mükemmel bir ağı örebilmeyi öğrenmesi için ne kadar zaman geçmesi gerekmiştir?
Uçan bir böceğin örümceğin ağı tarafından yakalanabilmesi için bu ağın birçok özelliğe sahip olması gerekmektedir. Bir örümcek ağı kesinlikle tesadüfle açıklanamayacak, bilakis çok özel bir yaratılışla ancak varolabilecek niteliklere sahiptir. İplikçiklere çarpan böceği yakalayacak olan ağın en önemli özelliği kuşkusuz sağlam olmasıdır. Fakat bu sağlamlık öylesine hassas bir şekilde ayarlanmalıdır ki, hızla uçan bir böceği yakalayarak kaçmasını engellesin. Bunun yanında örümcek ağının mükemmel bir tuzak olabilmesi için, sadece sağlamlığının değil esnekliğinin de planlanmış olması gerekir. Yoksa bu kadar mükemmel bir dizayna sahip olan tuzak hiçbir işe yaramayacaktı. Eğer örümceğin iplerindeki esneme payı gerektiğinden az olsaydı, çarpan böcek geldiği hızla ağa çarpıp gerisin geri fırlayacaktı. Bunun tam aksinde ise yanı esneme payı gerektiğinden fazla olduğunda ağa takılan böcek ağı çok fazla esneteceğinden ağ bozulacak ve her seferinde, örümcek yeni bir ağ yapmak zorunda kalacaktı. Oysa bir örümcek ağı bozulmaması için rüzgarın üzerinde oluşturacağı etki bile özel olarak hesaplanarak, buna uygun bir esneklikte örülmektedir.
Ayrıca bu ağın ipliklerinin özellikleri her yerde aynı olmayıp tam bir tuzak olacak şekilde özel olarak ayarlanmıştır. Ağırlığı taşıyan iskelet ipleri içine spiral şeklinde yapışkan yakalama iplikleri oldukça büyük bir özenle yerleştirilmekte ve bu spiral iplikler özel olarak ağa tam olarak bağlanmaktadır. Böylece ağa takılan bir böcek bu yapışkan ipliklerden kurtulmaya çalışırken daha fazla yapışarak asla çıkamayacak hale gelir. Spiral şeklinde olan bu yakalama iplikleri birbirlerine yapışacak şekildedir. Ağa takılan bir böcek esneme payları yüksek iplerin esneme payı düşük olan ipler üzerine sarıldığı mükemmel tuzaktan kaçmanın yolunu bulamayacaktır. Sözkonusu ağır yapışkan iplikler bir böcek takıldığı zaman tamamen böceğin üzerine yapışmakta ve zamanla esnekliğini kaybederek sertleşmektedir. Böylece böcek hiçbir zaman kaçıp kurtulamayacağı bir hapishanenin içine düşmektedir.
Örümceğin ağını yaptığı iplik ise oldukça özel bir malzemedir. Kuşkusuz pek çok insan bir çok kez gördüğü fakat hiç önemsemediği küçük bir örümceğin ne kadar mükemmel bir madde ürettiğinden habersizdir. Nitekim bilim adamları yaptıkları araştırmalar neticesinde bir örümceğin ipinin, sağlamlık, esneklik ve hafiflik özelliklerini bir arada taşıyan en üstün malzeme olduğuna karar vermişlerdir. Öyle ki bir örümcek ipi en sağlam malzemelerden biri olan çelikten beş kat daha sağlam olması yanında, en esnek madde olarak bilinen kauçuktan da yüzde otuz daha esnek bir yapıya sahiptir. Bunun yanında tüm dünyayı çevreleyecek uzunlukta örümcek ipi ancak 320 gram gelecek kadar hafiftir. İşte örümcek ipi hem çok sağlam, hem çok esnek, hem de çok hafif olması nedeniyle olağanüstü bir yapı malzemesi olarak karşımıza çıkar. Bir böceğin böyle bir malzeme üretebilmesi gerçekten de mucizedir. Dünya üzerinde yaşayan milyonlarca örümcek bilim adamlarını hayrete düşürecek kadar özel bir yapıya sahip olan bu iplikleri yaratıldıkları andan itibaren Allah'ın izni ve ilhamıyla en uygun şekilde üretmektedirler.
Bir örümceğin ipinde görülen harikalar bu kadarla da kalmamaktadır. Bu iplikler kullanıldıkları yere göre de farklılık göstermektedir. Örümceğin tutunma iplikleri, örümcek ağının iskeletini oluşturan temel ağ iplikleri, ağın yakalanmasını sağlayan yapışkan iplikler, ağdaki iplikleri birbirine bağlayan birleşme iplikleri, yumurta keselerini oluşturan kese iplikleri, yavru örümcekleri tehlikelerden koruyan ipek iplikleri, ağa takılan böcekleri saran sarma şeritleri ve örümceğin evini oluşturan koza ipliklerinin hepsi farklı özelliklerde salgılanır. Elbette bu çeşitlilik evrimcilerin asla açıklayamayacakları yaratılış mucizeleridir. Öyle ki bunların kimisi daha sağlam, kimi daha esnek iken bir kısmının yapışkanlığı daha fazladır. Örneğin örümceğin kendi ağı üzerinde dolaşırken kullandığı tutunma ipi kendisinin iki üç katı kadar ağırlığı taşıyabilecek kadar sağlamdır. Bu nedenle bir örümcek kendi ağının üzerinde son derece rahat ve güvenle hareket eder. Elbette ağa takılan bir böceğin kaçmasını imkansız kılacak kadar mükemmel olan bu tuzağa örümceğin kendisinin yakalanmaması apayrı bir yaratılış mucizesidir. Böyle bir olayın tesadüfler sonucunda kademe kademe oluştuğunu iddia edebilmek ise son derece şaşırtıcıdır. Örümceğin ayaklarındaki özel bir kaplama onun kendi ağına yapışmasını engelleyecek yapıdadır. Elbette sadece bu bilgi bile örümceğin bir evrimleşme sonucu asla meydana gelemeyeceğini açıkça ortaya koymaktadır.
Nitekim tüm bu bilgilerin ışığında örümceklerin sağır ve hemen hemen kör olduğuna inanmak da oldukça zor olacaktır. Adeta bir tasarım harikası olan ve dantel gibi işlenmiş ağlar ören, ağını kurarken kullandığı çeşit çeşit iplikleri büyük bir özenle yerleştiren ve insanı şaşırtacak kadar büyük bir düzenle bu işi yapan örümceklerin duymamaları ve görememeleri gerçekten çok ilginçtir. Allah (C.C.) duymayan ve görmeyen bir böceğe verdiği böylesine mükemmel bir kabiliyetle insanları şaşırtmak ve yaratmadaki üstünlüğünü göstermek istemiştir. Kör bir örümceğin zaman içerisinde bu kadar kusursuz bir ağ yapabilmeyi kendi kendine başardığını iddia eden evrimcilerin ne kadar büyük bir sahtekarlık yaptıkları ortadadır.
Hiç şüphesiz örümcek olağanüstü özelliklere sahip milyarlarca canlı arasında sadece tek bir örnektir. Yaratılan her canlı sahip olduğu her özelliği ile Allah (C.C.)'ın varlığını, birliğini, kudretini ve büyüklüğünü oldukça aşikar bir şekilde ortaya koyar. Allah kainatı ve içinde bulunan tüm canlıları Yaratan ve hepsini kendi hakimiyeti altında tutandır.