KAYA BALIĞI
Denizlerin renk cümbüşü bir bitki örtüsüyle kaplı dipleri, her köşesinde ayrı bir deniz canlısını barındırır. Okyanusların inilemeyecek kadar tehlikeli görülen derinliklerinde, bu güne kadar içlerine girilmeye cesaret edilememiş mağaralarında ve tektek araştırmanın mümkün olmadığı kilometrelerce uzunluktaki kayalıklarında bu canlılar, Allah'ın onlar için varettiği mükemmel bir düzene tabi olarak yaşarlar.
Bunlardan kimi kör olduğu halde yolunu bulabilecek kadar zeki, kimi yavrusu için ölmeyi göze alacak kadar fedakar, kimi de karanlığın çökmesiyle renk değiştirebilecek kadar yetenekli olmasıyla, binlerce meraklı bilim adamını kendi alemlerine adeta davet ederler. Bu gün en kapsamlı araştırmaların yapıldığı mekanler, Allah'ın binlerce mucizevi varlıkla dolu yarattığı bu uçsuz bucaksız mavi sulardır.
Bu sularda yaşayan en küçük çanlılardan biri olan Kaya balıkları da, tam nesli tükendiği zannedilirken denizin doğal güzelliklerinin içine gizlendiği ortaya çıkmış ve mucizelerle dolu hayatı araştırılmaya başlanmıştır.
Bu küçük balıklar denizin altındaki tehlikelerden korunmak için akıl almaz yöntemlere başvururlar. Bunun nedeni, denizin içindeki her canlıya yem olacak kadar küçük olmaları. ve yaşamlarını sürdürebilmede onlar için en önemli faktörün savunma olmasıdır. Küçük kayalar, son derece muhkem yerlerde gizlenecekleri, korunma taktikleri geliştirmişlerdir. Kayalaran arasında, küçük oyuklarda, çatlakların içinde yaşam sürmek, gerçektende başka savunması olmayan bu balıklar için en akılcı yöntemdir.
Bu küçük canlıların binlercesinin bir araya gelip dikkat çektiği durumlarda, eğer tehlike sezerlerse, son hızla mercanların arasına dağılarak burada ortalığın yatışmasını beklerler. Bu kullandıkları taktiklerden sadece biridir. Tehlikenin boyutu büyüdükçe küçük kayalar daha sağlam tedbirler alırlar. Düşmanlarının saklandıkları yere ulaşma ihktimaline karşı bazı kayalar, kendilerini korumada eşi görülmemiş bir akıl örneği gösterirler. Eğer bulundukları yeri güvenlikleri için yeterli görmezlerse , kendilerine daha sağlam bir yer bakar ve hızla etrafta duran ağzı açık bir istiridye kabuğundan içeri kaçarlar. Kabuğunun içinde herşeyden habersiz yaşayan istiridye, bu durumdan rahatsız olup refleks olarak kubuğunu ani bir hareketle kapatır. Bunu yapmakla da istemedende olsa, küçük kaya balığı için içeri girmenin imkansız olduğu son derece muhkem bir sığınak haline dönüşmüş olur.
Denizin diplerinde gizlenebileceği binlerce farklı mekan varken bu balığın, saklanmak için olabilecek en sağlam yer olan istiridyeyi seçmesi, çok zeki bir insanın bile kolaykolay akledebileceği bir çözüm değildir.
Balığın böyle bir yöntem bulması ançak, istiredyenin hangi durumlarda rahatsız olup, hangi şartlarda kabuğunu kapadığını tesbit edebilmek için uzun bir süre gözlem yapmasıyla mümkündür.
Kolay yem olabilen bu balıklar için hayati önem taşıyan ortada görünmeme yöntemleri, bu kadarla da sınırlı kalmaz. Tehlike anında ortada istiridye yada mercan gibi kendini gözden uzak tutabilecek canlıların olmaması ihtimaline karşı kaya balıkları, karidesle çok değişik bir menfaat ortaklığı kurarlar. Kendilerine gevşek kumların olduğu yerlerde minik çukurlar kazan karidesler, büyük balıkların yaklaştığını gördüklerinde bu çukurların içine saklanırlar. Bunu bilen kayalar, kendine çukur kazan bir karidesin başında veya yakınında nöbet bekler ve riskli bir durum gördüklerinde karidesten önce davranarak hemen çukurun içine gizlenirler. Karidesten önce davranıp çukura önden giren bu küçük balıklar, kendilerinden sonra karidesin de bu sığınağa girmesiyie kendilerine iki katlı bir güvenlik sistemi kurmuş olurlar. Fakat tehlike geçtiği anda çukurdan ilk çıkan da, gene menfaatlerini kollamada çok usta olan bu minik balıklar olur.
Menfaatleri için deniz altındaki bir çok canlıdan yararlanan ve her zaman kendi rahatını birinci planda tutan kaya balıkları, fedakarlığı sadece yavrularını korumada göze alırlar. Kayaların yarularına gösterdiği bu titizlik , diğer balıkların tavrına göre oldukça dikkat çekici boyutlardadır. Bu balıklar, daha çok yeni olan yumurtalarını bırakıp dizecekleri yeri son derece itinayla seçerler. Eğer yumurtalar için tam olarak uygun bir yer bulamazlarsa, geniş bir taşın yada mercanın üzerini dikkatlice temizleyerek yavruların büyümesine uygun hale getirirler. Fakat burada kaya balıklarının esas hayret edilen tavrı, baba kayanın yumurtaların başında, 15 gün süreyle geceli gündüzlü nöbet beklemesidir.Bu nöbet esnasında balık, yumurtaların yanına hiç bir deniz canlısını yaklaştırmaz.
Yumurtaların bulunduğu yerin herhangi bir şekilde bozulması yada kirlenmesi durumunda ise hemen gerekli önlemleri alarak ,ağzıyla taşları eski haline getirir ve gerekli düzenlemeyi yapar. Bu şekilde yavruların yumurtadan çıkması için en uygun ortam sağlanmış olur.
Normal koşullarda bu balığın, vücudundan çıkan yumurtalardan yeni bir balık oluşacağını bilmesi, yumurtaları tehlikeden korumak için başında bekleme gereği hissetmesi ve sağlıklı bir doğum için en uygun mekanın koşullarını sağlamaya çalışması insanların bilgisinde olan hiç bir kanun, kural ve teoriyle açıklanamaz. Bu açıklaması şüphesiz, Yüce Allah'ın aklıyla,merhametiyle ve sanatıyla yaratılmış olan bütün canlıların, her halleri ve durumlarıyla bu sonsuz güce boyun eğdiğidir.