DOĞANIN CESUR AKTÖRLERİ
Cenab-ı Allah'ın doğada kurduğu büyük denge içinde, herşey, kusursuz bir uyum içinde süregelmektedir. Kuşkusuz bu dengenin sürmesi için varedilmiş en önemli sistemlerden biri de, canlıların sahip oldukları avlanma ve savunma mekanizmalarıdır. Avcı konumundaki hayvanlar rızıklarını elde edebilmek için şaşırtıcı saldırı taktikleri ile donatılırken, buna karşılık "yem" durumundaki hayvanlar da yine akla hayale gelmedik savunma metodlarına sahip olacak şekilde yaratılmışlardır. Dolayısıyla bu av - avcı döngüsü içinde neslinin yok olma tehlikesine karşı kendisini savunmak için, her hayvan Allah'ın ilhamıyla kendisine bahşedilmiş farklı yetenekler sergiler. Bu yetenekler, görünmemek için arkadaki fonun rengini almaktan yani kamuflajdan, taklitle aldatma, sağlam zırhlara sığınma ve zehirli ve yakıcı gaz püskürtmeye kadar sayısız çeşitliliktedir.
Bu savunma taktiklerinden hayret uyandıran bir diğeri de, hayvanların ölü veya yaralı taklidi yaparak düşmandan korunma yoluna başvurmalarıdır. Bu son derece etkili yöntem, bazı hayvanlar tarafından öylesine profesyonelce uygulanır ki birçok avcı hayvan ölü zannettiği avını dikkate almaz ve canlı bir av yakalama imkanı varken ona saldırmaz. Bu yüzden de içinde bazı kuşların, yılanların ve opossum'un da yer aldığı çok sayıda hayvan bu metoda başvurarak düşmanlarından kurtulur ve hayatta kalmayı başarırlar.
Bu konuda üstün rol kabiliyetiyle en çok dikkati çeken canlılardan birisi, yavrularına göz diken hayvanları onlardan uzaklaştırmak için yaralı taklidi yapan yağmur kuşudur. Yavrularına son derece düşkün olan anne kuş, ani bir düşman saldırısı ile karşı karşıya gelme durumunda onları güvence altına alabilmek için, kendini ortaya atarak inanılmaz bir gayret içine girer. Eşine az rastlanır bir fedakarlık anlayışı içinde hareket eden yağmur kuşu, kanatlarından birini kırıkmış gibi yere doğru uzatır ve yaralı gibi yerde sürünerek düşmanının dikkatini kendi üzerine çekmek ister. Avcı hayvan için kanadı kırık bir kuşun takip edilip yakalanması daha kolay olacağından, kuşun bu müthiş oyunculuğu hemen her zaman başarıyla sonuçlanır ve kanadı kırık görünümündeki anne kuş, saldırgan tarafından tercih edilir. Anne kuş, canı pahasına bu özverili davranışı gerçekleştirirken oldukça aciz ve korunmasız olan yavrular da bu şekilde düşmanın saldırısından korunmuş olurlar.
Yağmur kuşunun izlemekte olduğu bu ince taktik, yalnızca bu kadarla da sınırlı kalmamaktadır. Hangi metodları uyguladığında saldıran hayvanın kendisini takipten yılacağını sanki biliyormuşcasına, biraz ilerleyip biraz durarak, yuva güvenliğe alınıncaya kadar düşmanın kendisini takibine izin verir. Ancak tehlikenin yeterince uzaklaştığına kanaati geldiğinde, düşmanı arkada şaşkınlık içinde bırakarak, rol yapmaktan vazgeçer ve hızla yavrularının yanına döner. Tüm ayrıntılaryla son derece ustaca hazırlanmış bu planı düşünebilecek zekaya sahip olmayan yağmur kuşunun, böylesine bir taklit yeteneğine sahip olması ve hiçbir çıkar gözetmeksizin bunu üstün bir amaca yönelik kullanması, gerçekten büyük bir iman hakikati niteliğindedir. Ayrıca bu becerisini kendi canını kurtarmak için değil, bilakis yavrularının güvenliği için kendi hayatını tehlikeye atarak gerçekleştirmesi de olayın mucizevi yönünü daha da vurgulamaktadır.
Kendisini koruyabilmek için bu ilginç yönteme başvuran diğer bir hayvan ise opossumdur. Görünüm itibariyle kunduzu andıran bu hayvan, Allah'ın kendisine öğretmiş olduğu rol kabiliyetini, ölü taklidi yaparak iri cüsseli düşmanlarını kendinden uzaklaştırmak için kullanır. Opossumu bu durumda gören düşmanı ise, onun cansız olduğunu sandığından hayvana itibar etmeyecektir.
Kuşkusuz bu rolü oynamak, hayvanın, üstün bir aklın ilhamı ve yönlendirmesi olmadan kendi başına beceremeyeceği kadar zekice ve cesaret edemeyeceği kadar riskli bir iştir. Opossumun bu durumlarda yaptığı ölü taklidi sırasında ustaca davranması ve paniğe kapılmaması hayati önem taşır. Zira yapılan en ufak bir kıpırdanma, yanına kadar yaklaşan hatta opossumu başı ile iterek yaşayıp yaşamadığını kontrol eden düşmanının durumu sezmesine sebep olacaktır. Bu durumda opossum kendi isteğiyle düşmanına teslim olmuş konumuna girecek, hatta düşmanının işini kolaylaştırmış olacaktır. İşte bu noktada büyük bir mucize gerçekleşir ve opossumun kalp atışları neredeyse durma noktasına gelecek kadar yavaşlar. Böylece hayvan istesede canlı gibi hareket edemez ve amaçladığı ölü izlenimini verme işini en güzel şekilde gerçekleştirmiş olur.Tehlike geçtiğinde ise kalp atışlarını tekrar hızlandırarak normal hayatına geri döner.
Yine benzer şekilde Hognose yılanı da tehlikeli durumlarda, ölü taklidi yaparak kendini korur. Hognose baş edemeyeceği tehlikeli bir avcı hayvan karşısında derhal sırtüstü yuvarlanıp ağzını açar ve dilini de sarkıtarak karşısındakine ölü izlenimi verir. Bu yılanların özelliği, ortalığın yatıştığına kanaatleri gelinceye kadar asla durumlarını bozmamaları hatta tutulup yüzüstü normal konumuna getirilseler bile tekrar kendilerini ters çevirip dillerini sarkıtarak ısrarla ölü taklidi yapmaya devam etmeleridir. Kendini riske sokacak hiçbir değişikliği asla kabul etmeyen Hognose yılanı, hiçbir ayrıntıyı kaçırmayarak yaptığı bu mükemmel taklidi devam ettirme konusundaki kararlılığı, ancak güvenlikte olduğunu hissettiğinde, yine kendisi bozar.
Kaplan güvesi de bu konuda başarılı bir taklitçidir. Fakat Allah-u Teala onun bu yeteneğini bir başka avantajla daha fiziksel olarak desteklemiştir. Hayvan yan tarafa doğru düştüğünde, avcı havyanlar için bir ikaz niteliğinde olan parlak portakal rengi gövdesi ortaya çıkar. Bu renk, diğer hayvanlar arasında, güvenin tadının kötü olduğunu haber veren açık bir uyarıdır. Güvenin yalnızca bu renkte yaratılmakla kalmayıp kendisinin bu özelliğini zor durumlarda kullanması gerektiğini bilmesi çarpıcı bir iman hakikatidir.
Bu fevkalade taklit yeteneğini sergileyen hayvanlardan bir diğeri de yavru devekuşudur. Yavru kuş, zor bir durumda aniden kendini olduğu gibi bırakarak uzun boynunu ve bacaklarını yere paralel olarak uzatır ve ölü taklidi yapar. Düşmanlarından uzun bacakları sayesinde koşarak kaçmalarıyla ünlü olan devekuşlarına yetişemeyen bu yavrular da, böylece Allah tarafından kendilerine ilham edilen bu yetenekle koruma altına alınmış olurlar.
Diğer tüm hayvanlar düşmanlarından korunmak için kaçma ve saklanma gibi savunma metodlarına başvururlarken, bu canlıların Rabblerinden kendilerine ilham olunan müthiş bir tevekkül anlayışı içinde tam olarak teslim olmaları ve düşmanlarının çok yakın mesafeye kadar yaklaşmasına izin vermeleri gerçekten düşündürücüdür. Allah-u Teala'nın bu teslimiyetlerine karşılık olarak mucize kabilinden onları koruması, biz müminler için Rabbimizin koruyan sıfatının açık bir delili olacak mahiyettedir.