Önceki yazılarımda bahsettiğim gibi örümcek ipliği son derece mucizevi özelliklere sahip oluşuyla dikkat çekmektedir. Bu iplikle örülen örümcek ağı detaylı bir şekilde incelendiğinde de, adeta evrime meydan okuyan bir yapıyla karşılaşılır.

Örümcek, ağını kurarken iplikleri yapışkan bir madde ile kaplar. Av ağa takıldığında, ipi oluşturan çekirdek lifleri ile birlikte kaplama sıvısında gerilim altında kalır. Böylece çırpınan bir böceğin enerjisi yalnızca ipin kendisi tarafından değil, ipi kaplayan proteinlerle birlikte bütün sistem tarafından emilir. Ağa yakalanan av hayatta kalabilmek için yaptığı son çırpınışla, kendi sonunu hazırlar.
Örümcek ağındaki çekirdek liflerinin elastikliği ısıya bağlıdır. Avın kinetik enerjisi ısıya çevrildiğinden iplik ısınır. Bu da çekirdek liflerinin daha kuvvetli olmalarını sağlar ve avın emilen enerjisi, ağın yakalama kapasitesini arttırır. Ağ, hayvanı tamamen hareketsiz bırakana kadar sertleşir ve hayvan ağ üzerinde örümceğin kendisini gelip yemesini bekleyen paketlenmiş bir besine döner. İşte sahip olduğu bu özelliklerinden dolayı örümcek ağı, doğada bulunan en acımasız tuzaklardandır.
Ağ aynı zamanda uçan böcekleri de durdurabilecek özellikte dizayn edilmiştir. Ağ açısından bakıldığında, böcek, güdümlü bir füzeye benzetilebilir. Böceğin haraketinin durdurulması tek başına yeterli olmayacaktır. Ağa yakalanan avın, örümceğin gelip yiyebilmesi için, hareketsiz tutulabilmesi gerekmektedir. Ancak bu kolay bir iş değildir. Çünkü uçan sinek ve böcekler son derece güçlü hayvanlardır. Ağı oluşturan iplikçikler çok sağlam oldukları gibi aynı zamanda esnektirler. Ancak bu esneklik çok ince hesap gerektirir. Çünkü eğer iplikçiklerin esneme payları gerektiğinden az olsaydı, ağa çarpan böcek sert bir yaya çarpmışcasına geldiği yöne geri fırlayacak, iplikçiklerin esneklik payı gereğinden fazla olsaydı, yapışkan ipler birbirine yapışarak ağ deforme olacaktı. Ancak bunların hiçbiri örümcek ağında görülmemektedir. Üstelik iplikçiğin esneklik payı hesaplanırken, rüzgar etkisi de göz önüne alınmıştır ki, esen rüzgar, ağı esnetsin ve ağ eski haline dönebilsin. İşte tüm bunlar bizlere örümcek ağındaki mühendislik harikasını açıkça göstermektedir.
Bu noktada insanın tekrar düşünmesi gerekmektedir. Burada önemli olan, örümceğin böyle bir yapıya nasıl sahip olduğudur. Çünkü örümceğin bu planlamayı yapabilmesi için tüm bu moleküler düzenlemeleri, kinetik enerjiyi ve ısıyı plastikleşmeye çevirecek kimyasal mekanizmaları öğrenmesi gerekmektedir. Daha sonra ise bu sistemleri kendisine uygun görüp bir gün bu üretime karar vermesi gerekmektedir. Karar verdikten sonra ise kendi kendine bazı değişiklikler gerçekleştirip, bu ürünleri üretecek yapıları da vücudunda oluşturmalıdır. Elbetteki böyle bir durum küçük bir örümcek için söz konusu dahi değildir.
O halde örümceğin bu üstün özellikleri ile ilgili insanın şunları düşünmesi gerekmektedir:
21. yüzyıla yaklaşırken günümüz teknolojisi, bütün imkan ve araştırmalarına rağmen, örümceğin ürettiği iplikle eşdeğer özellikte bir iplik üretememektedir. Bugün milyarlar değerindeki maddi olanak, yalnızca örümcek ipliğinin araştırılması için ayrılmaktadır. Bu laboratuvarların yaptığı tek şey, Allah (c.c)'ın belli bir ölçüyle yarattığı ve takdir ettiği yapıyı yalnızca taklit etmektir. Nitekim laboratuvarlarda, örümcek ipliğinin kimyasal formülünden yola çıkarak ipeği oluşturan moleküllerin diziliş sıraları belirlenmiş ve yapay yoldan çeşitli lifler üretmiştir. "Kevlar" adlı bu ürün, bugüne kadar yapay olarak üretilmiş olan organik elyafların en gelişmişidir. Ancak harcanan milyonlarca dolara rağmen bu laboratuvarlar, ancak %30 verimlilikte çalışan bir taklit elde edebilmişlerdir.
Günümüzde, örümcek ipliğinden yola çıkılarak pek çok ürün ortaya konmuştur. Elektromanyetik kablolardan uçak ve gemilerin dış yüzeylerine kadar birçok yerde bu ürünler kullanılmaktadır. Örümcek ipliğinin taklidi özellikle savunma sanayinde rağbet görmektedir. Daha önceleri çelikten üretilen kurşun geçirmez yelekler, günümüzde, görünüm bakımından, normal kumaşlardan farklı olmayan kevlar iplikten dokunmuş kumaştan üretilmektedir. Kevlar, darbeleri emme özelliği ile kurşunun vuruş şiddetini azaltmaktadır. Yine de örümcek ipeğinin ancak üçte biri kadar darbeleri emme özelliğine sahiptir. Bunun yanısıra örümcek ipliği tıp alanında, bilhassa cerrahi operasyonlarda kullanılmaktadır. Nitekim ABD'deki farmakologlar, "nephile" isimli bir örümceğin ağ ipliklerini, çok hassas bazı cerrahi operasyonlarda kullanmaktadırlar. Bu iplik çok sağlam olması nedeniyle özellikle tendon ve eklem müdahalelerinde ameliyat ipliği olarak kullanılmaktadır. Bahçede yaşayan küçük bir örümceğin ürettiği ipliğin ancak kötü bir benzerinin, günümüzün en gelişmiş tesislerinde, uzun çalışmalar sonucunda üretilebilmiş olması dikkate değer bir ayrıntıdır.
Tüm bunların yanı sıra örümcek ağına bakıldığında son derece estetik ve üstün bir mimari yetenek ile karşılaşılır. Tıpkı bir uzmanın cetvelle pergeli alıp masa üstünde çizmiş olduğu şekiller gibi üstün bir çizim vardır. Milimetrenin 1/1000 kadar büyüklükte olmasına rağmen çelik halat gibi sağlam bir yapıya sahip olan bu ağlarda mimari ve mühendislik harikaları bulunmaktadır.
Örümceğin sahip olduğu bu olağanüstü sistem evrimi tamamen çökertmektedir. Görüldüğü gibi evrim teorisinin ne kadar akıl dışı bir varsayım olduğu ortadadır. Örümcek sahip olduğu bütün bu özellikleri kesinlikle zaman içinde kazanamaz. Çünkü söz konusu olan bütün yeteneklerin aynı anda bulunmaları gerekmektedir. Bu da bize tek bir gerçeği söylemektedir: Yaratılış.