DOĞADAKİ MUHTEŞEM EVLER
Küçük büyük milyarlarca canlı, yaşadıkları doğal ortamlarında her türlü tehlike ve zorluktan korunmak için insanı hayrete düşürecek bir yuva yapma kabiliyetiyle varedilmişlerdir. Kimi dondurucu kutup soğuğundaki buzulların altında, kimi dinmek bilmeyen yağmurların yağdığı ekvatorun sık ormanlarında, kimi de dağların içindeki gizli mağaralarda birer tasarım harikası olan yuvalar yaparlar. Rabbimizin ilhamıyla adeta bir mimar gibi titizlikle planlanan ve özenle kurulan bu yuvalar incelendiğinde, gerçekten insanı hayrete düşürecek birçok detay gözler önüne serilir.
İşte çok ince detaylarla planlanmış ve insanların dahi bile tasarlayamayacağı bir teknoloji ile inşa edilmiş bu evlere güzel bir örnek, Pasifik Adaları'nda yaşayan megabot kuşunun kurduğu yuvalardır. Renkleri, büyüklükleri ve yaşam tarzlarıyla birbirinden oldukça farklı olan sayısız kuş cinsinin yaşadığı bu ormanlık alanlar, ağaçların dallarına özenle inşa edilmiş binlerce kuş yuvası barındırır. Fakat megapotlar diğer kuşlardan farklı olarak yuvalarını yapmak için kendilerine, gür yaprakların arasına gizlenmiş ince dallar yerine çok daha farklı bir mekan belirlerler.. Bu kuşun kendisi için beğendiği yerler, ağaçların gittikçe seyrekleştiği geniş toprak arazilerdir. Bunun sebebi dişi megapot evlerinin, bilinen kuş yuvalarından çok daha farklı bir özelliğe sahip olmasıdır. Pasifik adalarının bu güzel görünümlü kuşları, yuva yapmaya başlarken bilinenin aksine kendilerine kaçük ağaç dalları toplamak yerine , buldukları ilk boş araziye bir çukur kazmaya başlarlar. İlk başta normal büyüklükte bir çukur kazacağı düşünülen megapotların beş metre çapında ve bir metre derinliğinde devasa bir çukur kazmasının sebebi, bu kuşun uzun müddet gözlemlenmesi sonucunda ortaya çıkarılmıştır.
Ağaçların her tarafı kapladığı arazilerde ara ara karşılaşılan metrelerce büyüklükteki bu çukurları, yaptığı işe göre oldukça küçük olan megapot kuşlarının kazdığına inanmak gerçekten çok güçtür. Güçlü bir insanın bile, boyunun yaklaşık iki buçuk, üç katı kadar olan genişlikte bir yeri, elleriyle kazması imkansız denecek kadar zorken, bu kuş beş metrelik bir çukuru hiç zorlanmadan ve büyük bir kolaylıkla kazabilmektedir. Çünkü megapotların ayakları, bunu kolaylıkla başarabilmesini sağlayacak dev pençelerle birlikte yaratılmıştır.
Sahip olduğu bu güçlü pençelerle, ihtiyacından çok daha büyük bir çukur kazan megapotların bu tavrına dişi megabotların yavrulama döneminin incelenmesine kadar bir açıklama getirelememeştir. Pasifik megapotlarının böyle bir yuva yapma ihtiyacı duymasının sebebi, yumurtalarının kendisinden çok daha iri olan devekuşunun yumurtaları kadar büyük olmasıdır. Kendisi için bu kadar konforlu bir barınak yapmaya hiç bir şekilde ihtiyaç duymayan bu varlıklar, daha doğmamış olan yavruları için inanılmaz bir hazırlık içine girerler. . Yavrularını içinde büyütebilmek için tam gereken büyüklükte bir yer hazırlayan erkek megapot, bundan sonra sakince yavrularının doğum zamanının gelmesini bekler. Dişi megapotun yumurtlamadan önce, bu yumurtaların normalden çok daha büyük olacağını ve bunun için önceden oldukça geniş bir çukur kazması gerektiğini nasıl bilebildiği bilim adamlarının kesinlikle cevap bulamadığı sorulardan biridir. Ayrıca bu kuşlar, doğacak olan yavruların nasıl bir ortamda büyüyebilecekleri, hangi fizik şartlar sağlanırsa sağlıklı kalacakları kendilerine tarif etmediği halde çok iyi bilirler. Üstelik sahip oldukları bu bilgiler, hiç bir insanın bilmediği ve megapot kuşu uygulamadığı sürece de asla öğrenemeyeceği bilgilerdir.
Yumurtlama dönemi geldiğinde dişi megapodun, oldukça büyük olan yumurtası için kuluçkaya yatması gerekir. Fakat bu noktada anne megapot, insanların bile asla tek başına çözüm getiremeyecekleri bir sorunla karşılaşır. Bu sorun, sadece bir yumurtası için kuluçkaya yatan bu kuşun, her altı günde bir yeni yumurta yumurtlamasıdır. Kısa sürede çoğalan yumurtalardan kuluçkaya yatmak için sadece bir tanesini seçmek zorunda olan dişi megapot, diğer yavrularının açıkta kalıp ısı yetersizliğinden ölme tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Neslinin devamının tehlikeye gireceği böyle bir duruma karşı bu kuşlar, inanılması zor bir akıl örneği sergileyerek açtıkları dev çukurun içine, yapma bir kuluçka makinası inşa ederler.Bunu da, doğada en rahat bulabilecekleri malzemeler olan toprak, kum, ağaç dalları ve yaprakları kullanarak yaparlar. Açıkta kalan yumurtalara ısısı uygun kapalı bir ortam gerektiğini bilen erkek megapot, güçlü pençeleriyle kısa sürede açtığı büyük çukurun inşası tamamlandıktan sonra, etraftan yaş ot ve yaprak toplamaya başlar. Topladığı bu otları özenle yuvanın içine yerleştirdikten sonra üzerini, kazdığı kumların bir kısmıyla örtmeye başlar. Her aşaması olağanüstü bir akıl gerektiren bu işlemin sebebi, yavru kuşların yumurtanın içinde gelişebilmesi için belirli bir ısıya ihtiyaç duymalarıdır. Erkek megapot bu ısıyı, kumların altında zamanla çürümeye başlayan bitkilerin yaydığı sıcaklığı kullanarak elde eder.
Üstelik oldukça tedbirli olan erkek megapod , bu muhteşem inşaya, yumurtlama devresine gelinmeden tam altı ay önce başlar. Yuvanın gerçek bir kuluçka makinası gibi işlev görebilmesinin ek düzenlemeler gerektirdiğini de bilen bu kuş, çürümelerini ve ısı çıkarmalarını sağlamak için bitki yığınının içine huni biçiminde bir delik açar. Bu delik kış boyunca yağmurun içeri sızmasını ve organik maddelerin nemli tutulmasını sağlayacaktır, Böylece nem nedeniyle üzeri kumla örtülmüş olan bitkilerde çürüme başlayıp ısı açığa çıkacaktır.
Çukuru kazdıktan sonra sadece yumurtalarını içine koyup beklemesi gerekirken megapotlar, yuvayı kademe kademe inşa ederler. Böyle bir yuvayı yapabilmek için yumurtaların ısıya ihtiyacı olduğunu, bu ısıyı çürümüş bitkilerden elde edeceğini, bitkilerin çürümeleri için ıslak ve kapalı bir ortamda bekletilmeleri gerektiğini bilmesi gereken megapotlar, böyle bir bilgiyi nasıl ve nerden öğrenebilirler? Kuşkusuz bir kuş ne böyle bir bilgiyi bir yerden öğrenebilecek, ne bunu akılda tutubilecek, ne de uygulayabilecek bir zekaya ve şuura sahip değildir. Bütün bunları yaparak neslini devam ettirebilmesinin tek sebebi, sossuz akıl sahibi olan yaratıcısının bunları kendisine ilham ediyor olmasıdır.
Yuvasını altı ay önceden inşa eden erkek megapot,kuraklık mevsimi gelmeden önce çürümeye başlayan bitkilerin ısı dengesinin korunması için yuvayı zaman zaman havalandırmaya başlar.Sonunda anne magapodun yavrularının gelişbilmesi için, güvenle bırakabileceği yuva hazırdır. Fakat baba megapod kuşunun görevi burada bitmemektedir.Yumurtalar için gerekli olan otuzüç derece sıcaklığı, yuvada sağlamak erekek megapodun diğer bir görevidir. Rahman olan Allah, burada da rahmetini en güzel şekilde tecelli ettirerek, kuşun bu ısı derecesini tam tutturabilmesi için, ona son derece hassas, adeta termometre işlevi gören bir gaga bahşetmiştir. Bu olağanüstü gagası sayesinde sık sık kumların ısını ölçen kuş, eğer ısıda bir yükselme farkederse düşürmek için hemen havalandırma delikleri açar. Kuşun bu kadar ilginç olan diğer bir tavrı ise; yuvadaki ısının artma tehlikesi doğduğunda bu sefer tam aksi bir tavır sergileyerek, fazla toprakları dışarı atarak tedbir almasıdır. Megapod kuşunun yavrularının gelişimi için, yuvasının inşasında gösterdiği bu inanılmaz akıl, Rabbimizin insanlar için yarattığı çok büyük bir yaradılış mucizesidir.
Hiç bir alet kullanmadan, böyle bir yuvayı kazması, gerekli olan 33 derecelik ısıyı bitki ve otları çürüterek elde etmesi ve bu ısıyı altı ay boyunca muhafaza etmesi bir insandan istense, asla başarılı olunamazdı. İnsanların hiç bir alet kullanmadan başaramayacağı böyle bir işlemi, megapotlar en ufak bir hataya düşmeden kolaylıkla başarırlar. Bu kuşlar yuvada oluşturdukları ısıyı, eğer otuzüç derecenin biraz altında ya da biraz üstünde elde etselerdi yarular yumurtanın içinden asla çıkamazlardı. Ama onlar bu ısıda bir derecelik sapma bile göstermezler. Araştırmacılar megapotların yuvalarında olması gereken ısıyı nereden bildiklerini hiç bir şekilde açıklayamazken, bunu altı ay koruyabilmek için bitki yığınına havalandırma deliği açtıklarını, gerektiği zaman toprak eklediklerini ve bunu da sadece gagalarını bu karışımın içine batırarak yaptıklarnı görünce, bunların ancak sonsuz akıl sahibi bir yaratıcının varlığıyla açıklanabileceğini kabullenmek durumunda kalmışlardır.