BİTKİLERDEN İNSANA GELEN HAYAT - 1
Kendine sunulan herşeyi hazır bulmaya alışmış olan insan, eğer özel bir gayret içinde olmasza etrafındaki olağanüstülüğün farkına varamayabilir. Çünkü insanın kendi bedeniyle ilgili işlemler de dahil olmak üzere yaşamın devamlılığını sağlayan birçok olay, insan gözünün erişemediği değişik mekanlarda gerçekleşir. Bütün bu karmaşık işlemlerin, gizli mekanlarda gerçekleşmesi insan için çok büyük bir nimettir. Çünkü Allah insanın kavramada şuur ve akıl olarak yetersiz kaldığı bir karmaşık mekanizmayı olağanüstü sade, güzel ve estetik bir kılıfla insana sunar.
Allah'ın bu lütfu sonucu gökyüzüne bakan biri, gökte milyarlarca su tanesinin meyadana getirdiği milyonlarca voltluk korkunç bir elektirkli kütle yerine, masmavi bir rengin içine dağılmış yumuşak görünümlü, bembeyaz bulut kümeleriyle karşılaşır. Güneşe baktığında bir milimlik sapmada bile yaşamı yok edebilecek alevlerin, patlamaların ve ısının hakim olduğu bir gaz kütlesi yerine toprağın bereketini arttıran, en güzel mevsimlerin ısısını sağlayan ve aydınlık veren bir çerağ ile karşılaşır.
İnsan da dünyanın en güzel, en estetik şekline sahiptir ama hiçkimse bu estetik kılıfın altındaki yapıyı düşünmek istemez. Ya da hiç kimse evini kurduğu toprağın altındaki binlerce derecelik kızgın kütlenin farkına varmaz. Çünkü Allah insana, kulağına, gözüne ve kalbine hitap eden en güzel hayat şeklini sunmuştur.
Bütün teknolojik imkanların kullanılmasına ve binlerce bilim adamının gayretlerine rağmen içinde keşfedilemeyen, bilinmeyen olayların geliştiği bir gizli alem de, bitkiler alemidir. Bu alemin üyeleri narin, zayıf ve güzel görünümlerine rağmen, olabilecek en zor ve en karmaşık işlemleri saniyenin binde biri kadar bir süratle gerçekleştiren bir güce sahiptir. Kuru bir topraktan çıkan tek bir yeşil ot tanesinin yapabildiği kimyasal işlemleri günümüz teknolojisiyle gerçekleştirebelicek tek bir laboratuvar dahi yoktur.
Toprağın kendi içinde planlayıp dışarı hazır olarak sunduğu bitkiler, güneşle insan arasında köprü görevi görürler. Çünkü güneş, insan vücudundaki ve diğer canlılardaki enerjinin tek çıkış noktasıdır. Fakat insan, güneş enerjisini doğrudan kullanabileceği bir şekilde yaratılmamıştır. Bunun için birinci planda bu enerjinin insana bir yolla ulaşabilmesi, ikici planda da işine yarayacak hale gelebilemesi gerekir. İşte buradaki ilk kademede görev bitki hücresine, ikinci kademede de insan hücresine düşer.
İnsanın ve diğer canlıların enerji ihtiyacını bilen bitkiler, kendi içinde inanılmaz bir "enerji dönüşüm merkezi" kurarak, güneş enerjisini kimyasal enerjiye çevirirler. Fotosentez olarak bilinen bu olayın sahibi olan bitkiler, sahip oldukları her hücrenin kloroplast adlı bölümünü, 21. yy. teknolojisinin henüz gerçekleştiremediği bu kimyasal organizasyonu yürütmekle görevlendiriler.
Ancak mikroskopla görmenin mümkün olabildiği kloroplast, güneş enerjisini besin içine depolayabilen dünyadaki tek labaratuardır. Ve bunu yapabilmek için milimetrenin binde biri kadar bir noktanın içine dünyanın hiçbir yerine görülmemiş bir bilim üssü kurulmuştur. Bu üstte gerçekleşen inanılmaz işlerin kademeleri şu şekildedir.
Yaprak hücresinin küçük bir bölümü olan kloroplast, önce güneş ışığının etkisiyle elektroları harekete geçirir. Harekete geçen bu elektronları, dış çepherine inşa ettiği "elektron taşıma sistemi" denilen bir yere aktarır. Ve elektronların bu sistemin içinden geçmesini sağlar. Bu arada elektron elde etmek için parçaladığı su moleküllerinin oksijen atomlarını da havaya bırakmayı ihmal etmez. Çünkü dışarıya oksijen atomu bırakarak elde edilen bu sistem, dünyadaki oksjjen dengesini ve hayatın devamını sağlayan tek yoldur.
Su molekülünden elektron elde edip bunu elektron taşıma sisteminden geçiren bitki, iki değişik madde elde eder. ATP ve NADPH adı verilen bu iki madde daha sonraki işlem için bitki hücresine gerekecek iki ana ham maddedir.
Fakat burada esas problem bu maddelerin, insan vücuduna uygun hale nasıl geleceğidir? Bu problemin farkında olan bitkiler, bu güne kadar bilim adamlarının hiçbirşekilde anlayamadığı kadar karışık bir kimyasal işlemi, fiziksel olarak takip edilemeyen bir süratle gerçekleştirirler. Ve insan için en zehirli gazlardan biri olarak bilinen karbondioksit gazını kullanak, bu iki maddeyi insana en faydalı, en sağlıklı besinler haline getirirler.