TARANTULANIN GÖRÜNMEZ BARİKATI
Kuran-ı Kerim'de Allah-u Teala'nın üzerine dikkat çekmiş olduğu ve incelendiğinde sayısız çarpıcı özellikleriyle insanı tefekküre sevk eden hayvanlardan biri de örümceklerdir.
Örümceklerin gerek zehirleri, gerek tuzakları, gerekse Kuran'da da belirtilmiş olan yuva yapımları büyük bir çeşitlilik gösterir. Bu hayvanla ilgili pek çok araştırma yapılmış olmasına rağmen, her gün keşfedilen yeni özellikleri insanı hayrete sürüklemeye devam etmektedir.
Sayıları çok fazla olan örümcek türleri arasında, sadece tarantula örümcekleri bile bu konuya çarpıcı bir örnek teşkil etmek için yeterli olur. Oldukça güçlü ve dayanıklı vücut yapısı sayesinde hemen her türlü fiziki koşula uyum sağlayabilen tarantula, kızgın çöllerde nasıl rahatlıkla yaşayabiliyorsa tropikal ormanların en nemli ortamlarında da hiç zorlanmadan hayatını sürdürebilmektedir. Tarantulalar arasında şüphesiz avlanma ve yuva yapma teknikleriyle en ilginç olanları yuvalarını yeraltında inşa eden türleridir.
Bu tarantulalar, genellikle günlerinin önemli bir bölümünü kendi yeraltı yuvalarında geçirirler. Fakat son derece ilginç olan bir şey vardır ki o da, usta bir avcı olarak bilinen tarantulaların yarı kör olmalarına rağmen, bu karanlık dehlizlerin içinde avlanmayı başarabilmeleridir. Bütün hayvanlarda olduğu gibi, tarantulada da bu ihtiyacını karşılayabilecek en etkili sistem Cenab-ı Allah tarafından ona bahşedilmiştir. Öyle ki tarantula tüm gövdesine ve sekiz ayağına yayılmış olan hassas tüyleri sayesinde çevresinde gelişen en küçük olaylara bile inanılmaz bir duyarlılık gösterir. Oysa bu tüyler olmasaydı, tarantulalar muhtemelen usta bir avcı yerine kolay bir av haline gelecek ve en ufak saldırıda kendisini savunamayacağı için yaşamını yitirecekti.
Kendisini her türlü tehlikeye karşı uyanık tutan bu tüylerle, yuvasının yakınına gelen hemen hemen bütün böcekleri avlamayı başaran tarantulalalar, bunun için son derece akılcı bir tuzak sistemi kullanırlar. Diğer örümcekler gibi, tarantula da önce kendisini dış tehlikelerden koruyacak gözden uzak bir yuva yapar ve daha sonra avının hiç bir şekilde elinden kaçmasına izin vermeyecek planını uygulamaya geçirir. Bu planın ilk aşaması, salgısıyla oluşturduğu ipeksi ağını, kazdığı yuvanın girişine görünmesi güç bir barikat olacak şekilde sarmasıdır. Şüphesiz bu ağın diğer böcekler tarafından görülemeyecek kadar ince ve kaçamayacakları kadar sağlam olması fevkalade bir özelliktir. Tarantula, planının ikinci aşaması olarak bu ağın diğer ucunu toprağın altındaki barınağın içine kadar uzatır. Tüylerindeki hassas alıcılar sayesinde herhangi bir böcek bu ağlara değdiği anda örümcek, yakalanan ziyaretçinin varlığından haberdar olur. Adeta yıldırım hızıyla yuvasından dışarı fırlayan tarantula, görünmez tuzağına düşürdüğü avını kolaylıkla yakalar.
İçinde yaşadığı toprakaltı yuvasında kolay kolay avlayacak bir hayvan bulamayacağını bilen bu usta avcı, yuvanın önünden geçen hayvanları yakalayabilmek için, vücudunun sahip olduğu özelliklerden, olabilecek en akılcı şekilde faydalanır. Vücudundan çıkan ipeksi salgıyı itinalı bir şekilde yuvanın ağzına örmekle kalmaz, ipeksi iplikçiğin bir ucunu da yuvanın içine kadar uzatır. Tarantulanın tünelin içindeyken toprağın üstünden geçen bir hayvanı kolaylıkla yakalayabilmesi, ağı ördükten sonra yaptığı bu akılcı hareket sayesinde gerçekleşir. Tarantula sadece yuvanın ağzına bir ağ örüp tekrar içeri geri dönseydi, yerin üstüne kurduğu bu tuzağa bir böceğin takılıp takılmadığını, yerin altında yaşadığı ve gözleri iyi görmediği ve için büyük bir ihtimalle öğrenemeyecekti. Ama o, yukarıda kurduğu tuzakta meydana gelen en ufak bir kıpırdanmayı, yanına kadar çektiği ağın devamı sayesinde hissederek, bir böcek bu tuzağa yakalandığı an bundan haberdar olur. Kuşkusuz amacına ulaşabileceği böylesine ince bir planı adım adım uygulayacak bir akla ve iradeye sahip olmayan bu hayvan, sadece Rabbinin kendisine öğrettiği şekilde yaşayarak, O'nun hükmüne boyun eğmektedir.
Tarantulanın avlanmak için kullandığı başka mekanlar ve yöntemler de vardır. Bunlardan bir tanesi de baloncuk şeklindeki ayak uçları, balmumuyla kaplanmış tüylerden oluşan bir tarantula türünün kullandığı yöntemdir. Bu örümcek ayaklarını kaplayan bu değişik tabaka sayesinde, sadece toprağın üstünde değil suyun üzerinde de yürüyerek avını takip edip yakalama imkanına sahip olur. Zira ayaklarında bulunan özel baloncuklar, onun su üzerinde durmasına hatta süratle ilerlemesine izin verir ve ona üstün bir avlanma yeteneği kazandırır. Benzer şartlarda kendisiyle aynı ağırlıkta hatta daha hafif olan canlılar suya batıp boğulurlarken, tarantula suyun üzerinde rahatlıkla durmayı başarır. Sahip olduğu bu özellik sayesinde suyun üstünde sessizce avını bekleyen tarantula, suyun yüzeyine herhangi bir sebepten dolayı düşmüş olan bir kelebek veya yusufcuğu, meydana gelen titreşimler sayesinde hissederek anında yakalamayı başarır. Etrafını net göremeyen tarantulanın avını bu kadar ustaca yakalayabilmesinin nedeni, sürekli devrede olan hassas tüylerinin yardımıyla, suya düşen böceklerin büyüklüğünü ve yerini detaylarıyla tespit edebilmesidir. Suyun yüzeyindeki herhangi bir cismin yerini, meydana getirdiği titreşimlerden faydalanarak bulabilmek, üstelikte büyüklüğünü tespit edebilmek bir insan için imkansızdır. Ama insanların ancak ileri teknoloji kullanılarak yapılan aletler sayesinde başarabilecekleri böyle bir olayı tarantulalar, vücutlarını kaplayan incecik tüyler sayesinde kolaylıkla başarırlar. Üstelik bu küçük örümcek, tüyleri sayesinde edindiği bilgileri hesaplayıp, aklında tutup, kendisine faydalı hale getirecek bir zekaya da kesinlikle sahip değildir. Bu hayvan hakkında yapılan araştırmalardan elde edilen sonuçlar, doğadaki bütün canlılarda olduğu gibi tarantulaların hayatını da sonsuz akıl sahibi bir yaratıcının yönettiğini bir kere daha delillendirerek gözler önüne sermiştir.
Tarantulalar avlanma ve beslenme konusunda oldukları kadar yavruları konusunda da sıradışı davranışlarıyla dikkati çekerler. Zehiri ve usta avcılığı nedeniyle diğer hayvanların oldukça çekindiği bu örümcek, yavrularına karşı hayret verici bir düşkünlük gösterir. Dişi örümcek kendi ipliği ile örerek meydana getirdiği ipeksi bir filenin içine, sayıları yüzlerce olan yumurtalarını koyar. Annenin bu narin örtüyü meydana getirme nedeni, doğacak olan yavruları oluşabilecek dış tehlikelere karşı korumaktır. Ancak bu işlem, yumurtaları sadece yerden gelebilecek dış tehlikelere karşı koruyabilecek, fakat doğacak olan yavrulara her yönüyle kapsamlı bir koruma oluşturamayacaktır. İşte bu noktada, örümcek sanki tüm tehlikeleri hesap etme yeteneğine sahipmiş gibi, yavruları için olabilecek en uygun muhufazayı hazırlamaya başlar. Kusursuzca örerek içine yavrularını yerleştirdiği örtünün kenarlarını katlayıp birleştirir ve topu andıran yuvarlak bir baloncuk haline getirir. Kullanabileceği pek çok şekil varken, örümceğin yavrularını koyacak en sağlam şeklin her tarafı kapalı yuvarlak bir top olduğunu bilmesi ve onu seçmesi Cenab-ı Allah'ın ona ilhamının çok güzel bir tecellisidir.
Örümcek aldığı bu tedbirle de yetinmeyip yavrularının bulunduğu bu baloncuğu onların yumurtadan çıkış anına kadar gittiği her yere taşır. İşin şaşırtıcı yanı, yumurtaları içine alan bu baloncuğun, neredeyse örümceğin kendi büyüklüğüne yakın olmasıdır. Yumurtaların çıkış süresinin de yaklaşık üç ay gibi uzun bir süre olduğu hesaba katılırsa, örümceğin gösterdiği fedakarlığın ve sabrın büyüklüğü açıkça ortaya çıkacaktır. Anne örümceğin kendisinden beklenmeyecek bu özverisi, ibret almak isteyen insanlar için çarpıcı bir örnek olup, Allah'ın Asim (Koruyan) sıfatının da bir örneğidir.