BALKUŞLARI
Kuşlar aleminin incelemeye değer bir türü de balkuşudur. Balkuşları ağaçkakana benzeyen küçük kuşların oluşturduğu ufak bir familyadır ancak görünüşleri ve yaşayışları bakımından onlardan çok farklıdırlar.
Daha çok Afrikada yaşayan ve bugüne kadar onbir ayrı cinsi tesbit edilmiş olan bu kuşların temel besinleri, böcekler özellikle de arılardır. Hatta bazı balkuşları sadece bu arılarla beslenir, uçan ergin arıları avlayıp, larvaları kapmak için kovanlara saldırırlar. Diğer kuşların ve canlıların büyük bir kısmı arıların saldırısından çekinirken, balkuşları Allah-u Teala tarafından kendilerine verilmiş olan sert ve kalın deri sayesinde, bu iğnelerden pek etkilenmezler.
Birkaç balkuşu cinsinin arı kovanlarına düşkünlüğü o kadar fazladır ki, amaçlarına ulaşmak için hiç akla gelmeyecek bir yönteme başvurmaktadırlar. Bilindiği gibi kuşlar mümkün olduğu kadar insanlardan uzak yaşarlar. Oysa balkuşları görülmedik bir şekilde, neredeyse "insancıl" denilebilecek bir tavırla mümkün olduğu kadar insanların dikkatini çekecek hareketler yapmaktadırlar.
Afrikada sık rastlanan bir sahne, balkuşunun bir dalın üstüne tüneyerek ısrarlı bir şekilde yüksek sesle ötüp, burada yaşayan yerlilerin dikkatini çekmeye çalışmasıdır. Bunu başardıktan sonra sesini yükseltir ve kısa bir uçuş yapar. Yerlilerin peşinden geldiğini görürse bu hareketi tekrarlar. Veböylece onları kovanın yakınına kadar götürür. Genellikle kovana ikiyüzelli metreden daha yakın bir noktaya kadar gider. Daha sonra insanların, balın çoğunu almalarını bekler. Ondan sonra da kendi payını almak için kovana yaklaşır.
Genelde hayvanların arasında Allah-u Teala'nın ilhamına dayanan yardımlaşma ve ikili yaşam örneklerinin görüldüğünden ,daha önceki yazılarımda bahsetmiştim Ancak balkuşunun amacına ulaşmak için insandan yararlanması gerçekten de oldukça nadir rastlanabilecek bir olaydır. Doğal düşmanı olan insana karşı, böylesine sokulgan bir tavır göstermesi ve akılcı bir metodla bal elde etmesi, şüphesiz ancak Allah'ın yol göstermesiyle olabilir.
Balkuşunun pek bilinmeyen diğer bir özelliği vardır ki;kuşun bal için diğer canlılardan yardım istemesinin hayvanın, bir öğrenme ve tecrübe sonucu değilde tamamen ilahi bir ilham olan içgüdüleri ile gerçekleştiğini açıkca ispatlar.
Balkuşlarından hiçbiri ne kendisine yuva yapar ne de yavrularını büyütür. Hepsi yumurtalarını başka cinslerin yuvalarına bırakır. Bu ayrı cins kuşlar balkuşu yumurtalarının üzerine yatar ve çıkan yavrulara da bakarlar.
Buna bağlı olarak balkuşunun, balı ele geçirmek için diğer canlılardan yardım istemek gibi belirli bir davranışı nasıl geliştirdiği ve kimden öğrendiği bilim tarafından açıklanamamaktadır. Zira yavruları, üvey anne ve babaları yetiştirdiği için küçükken hiçbiribalmumu yemez veya ebeveynleri onlara insanları kovana götürmeyi öğretemez. Bu kuşlara bu yöntemi doğuştan itibaren öğreten ve ilham eden şüphesiz Rahman olan Allah'tır.
Balkuşları bazen yumurtlarken asıl yuva sahibinin yumurtalarını kırarlar. Aynı zamanda seçtiği üvey anne ve babanın sadece yavrusuna bakmasını sağlamak için güvendiği etkili bir yöntem daha vardır. Yumurtadan çıkan balkuşu yavrularının gagalarının ucunda sivri bir çengel vardır. Yavrular bu gagalarıyla yuvadaki diğer küçük kuşları ısırarak öldürürler. Bu çengel, yumurta dişine benzeyen, kalsiyumlu bir uzantıdır. Genellikle yavru balkuşu bir haftalık kadarken, artık buna bir ihtiyaç kalmadığı zaman bu çengel düşer. Ve bundan sonra da yuvada tek kalan yavrulara "üvey ebeveynleri" özenle bakarlar.
Şüphesiz tüm bu olayları evrimle , içgüdüyle veya hayvanın zekasıyla açıklamanın hiçbir geçerli yönü yoktur. Kuşun yumurtasını bir başka yuvaya güvenerek bırakması, diğer kuşun bu yumurtadan çıkan yavruyu benimseyip,bakması, yavrunun doğduğundan bir hafta sonra diğer yavruları safdışı bırakmayı bilmesi, sonsuz kuvvete, şevkat ve merhamete sahip olanYüce Rabbimizin ilhamıyladır.